13
“Demokrasi”
Türk Şehirliliği
M. Bahadırhan Dinçaslan
Esen olsun.
Şehirlilik, bu yazı bağlamında, birçok anlamı
ihtiva eden özel bir terim olarak kullanılacak, belirtmem gerekir. Demokrasi ile yönetildiğini beyan eden
ülkelerin demokrasilerinin “sürünün egemenliği” ya
da “kitabına uydurarak sömürü”den farklı olması için,
milli bir kültür varlığının üzerine bina edilmesi gerektiğini düşünürüm. Bu fikrin (ve özel olarak milliyetçi
bir duruş sergilememin ve reçete olarak milliyetçi tavrı
önermemin) sebeplerini ve savlarını sıralayacağım.
Bunu yaparken, bütün savlar ve tespitler, bir şekilde,
bir “Türk Şehirliliği”nin olmayışına bağlanacak, o
yüzden yazıdaki leitmotif şehirliliktir.
paradigmalarının yansıması bir takım popüler söylem
havzalarında “tu kaka” ise de, esasen “şehir”, “devlet”
ve “kurum”u yaratan göçebedir.
Bu “Türkler aslında göçebe değildi” tartışmaları bu yazının konusu olmayacak, o yüzden değinmiyorum. “Göçebe”nin bu yazıyı ilgilendiren tarafına
eğilmeden önce, Walter Benjamin’in “Kültür alanında
hiçbir nesne yoktur ki kökeninde barbarlık olmasın”
sözünü