Tan Yeri I. Yaz Sayısı | Page 14

10 esasta örgütlenme imkânı insanların elinden alınırsa, bu insanlar dağa da çıkar, onun bunun oyuncağı da olur. Türkiye’nin korsan kapitalizmi, insanlara çeşitli kimliklere sarınarak hak alma yolunu güya gösterdi. Çözümü çok basit: Sıfır barajlı, eşit seçme ve seçilme hakkı veren Milli Bakiye Sistemi. TY: Mevcut toplumsal eşitsizliklerin ve insanın insan üzerindeki tahakkümünün kökenlerini nerede görüyorsunuz? Tarihsel olarak, insanın insan üzerindeki tahakkümüyle doğa üzerindeki tahakkümü arasında bir ilişki olduğunu düşüyor musunuz? Sizce toplumsal eşitsizliklerin ve doğanın tahribatının en aza indirilmesi mücadelesi bir arada yürütülebilir mi? TY: Hocam ileriye yönelik bir soru soracak olursak, gelecek sayılarımızdan birinin dosya konusu “Ahlak KC: Hocam Necati Öner’in çok önemli bir tespiti Felsefesi” olacak. Siz de az önce ahlaka vurgu yaptı- vardır. Der ki, insan hürriyeti daima bir şeylere karşı gerçekleşir. Yani negatif, olumsuzlayıcı bir hürriyetnız. Bu ahlakı nasıl tanımlarsınız? tir. Ben de bu savı ilerlettim ve dedim ki, insan hürKC: Gidip birini habersizce arkadan vurmayacaksın, riyeti neye karşı gerçekleşiyorsa, ona göre de ya da trafikte kurallara aykırı davranıyorsan bile en biçimleniyordur. Bu rölativite sayesinde de belirlenazından sinyalini yakacaksın. Bir nevi dürüstlük, in- mişliği vardır. Bu durumda da bilimsel olarak incesanın iyi olduğuna inanmaya terk edebiliriz. lenebilirliği vardır. Burada da, eşitsizliğin kökenini doğada aramak zaten beşeri varlık alanının, tarihin TY: Bizim dergiden genç arkadaşlarla şöyle bir fikinkârı demektir. Çünkü insan fıtratından uzaklaştığı rimiz var ki, kapitalizmin, olmayan ihtiyaçlar yazaman, yani doğasında olan ve hoşuna gitmeyen şeyratma, tektipleştirme, kültürün içini boşaltmak gibi lere karşı çıktığı zaman insan olmuştur. İnsanın haybir takım marazları var. Biz serbest piyasaya tamavandan farklılaşması, özgürleşmesidir. Tabiatı Tanrı men karşı olmasak bile, birçok alanda serbest piyayarattıysa, insan Tanrı’nın tekerine çomak sokarak sanın “mağduruyuz” diyebiliriz. Burada da şöyle bir insan olmuştur. O yüzden de eşitsizliği tutup da insan sav sunuyoruz, etnik vurgu, yalnız ayrıştırı manada doğasında aramak, ya da doğal veri olarak kabul kolektif haklar olarak değil, sizin de aile terbiyesi etmek her şeyden önce egemenlerin kendilerini inderken bahsettiğiniz, bir takım geleneksel yapıların sanüstü bir referans üzerinden haklılaştırmaları, meşortaya çıkarılması, yerel değerlerin ve motiflerin vurrulaştırmaları ve aynı zamanda da insanı Tanrı gulanması kapitalizme karşı bireyin gücünü artırayarattıysa suçu Tanrı’ya atmaları anlamına gelir. O caktır. Misalen, çok karikatürize olsa da Japonya’da