Tan Yeri I. Yaz Sayısı | Page 12

8 Kadir Cangızbay ve M. Bahadırhan Dinçaslan esastır” desen de, o dinamiğe sen somut olarak sahip olabilecekleri yeni bütünlükler kurma hakkıdır. Bu ildeğilsen o yolda adım atamazsın. Yani eğim yoksa su ginç bir tanımlama ama daha önemlisi de Gurvitch’te var: Üretilecek ortak bir eser esasında farklı işlevleri akmaz, niyetlense de düz yerde akamaz. haiz olanların eşit haklara sahip olmaları. Yani sokağı Gurvitch de, Marx’ın yüceliği, sosyalistliğinden zi- süpürenle elektrik mühendisinin haklar çerçevesinde yade sosyologluğundadır, sosyalizmi hangi güçler ku- eşit olması: Sokağın temizliği de, elektrik santralinin rabilir, onun keşfinin peşine düşmüştür diyor. Yoksa çalışması kadar hayati öneme sahip. Ortak işler esaevet, “eşitlik ne güzel” ama, eşitliğin peşine kim sında örgütlenme, “ortak iş”i ortaya çıkarmak için, düşer? Eşit olmayan. Eşit sayılmayan eşitliği kurabilir. farklı nitelikte/zorluklarda olsa da, eşit zorunlulukta O yüzden Gurvitch, Marksizm demeye gerek yok olan işlevler esasında eşit söz hakkı sahibi olma. diyor: Marx’ın önemli yanı, gerçekçi hümanist olmasıdır. Hümanizmin idealleri duayla, niyetle olmaz; TY: Neo-feodal yapılara döneceğiz demiştik, öyleyse “kimler mobilize olur, eyleme geçerse bu gerçekleşe- bunu şöyle özetleyebilir miyiz: Birey haklarının başka hiçbir şart gözetilmeden güvence altına alınması… bilir” sorusunu sorarak değerlendiriyor. KC: (Araya girerek) Evet, ve de kolektif haklara kesinlikle gidilmemesi. Çünkü kolektif haklar, insanları belli kimliklere hapseden yapılar doğururlar. O yüzden, bu adamların “Kürt açılımı”, “Alevi çalıştayı”, “Roman açılımı” lafları ilk bakışta güzel gibi görünse de, insan hakları bakımından zararlıdır. Dünyanın en ceberut devletinin, 2000li yıllarda devlet müessesesini ortadan kaldıracağına inanıyordu bir zaman Kremlinci sosyalistler… Böyle baskıcı bir devletten, devleti söHer neyse, Gurvitch’te şöyle bir fikir var: Demokra- nümlendirecek bir aksiyon bekliyorlardı. Kısmet olsinin asıl noktası, azınlık olanların, içinde çoğunluk Bir de, yıllar evvel bir mezrada, bir Alevi dedesi, belki ümmiydi, irfanla ilim arasındaki fark işte- şunu söylemişti benim de solcu olduğumu anlayıp: “Oğlum, ah, şu sosyalizmi keşke açlar değil de, toklar kurabilecek olsaydı.” Marx’ın daha önceki hümanist ya da sosyalistlere attığı “gerçekçilik” farkının altını çiziyor bu söz, zira aç bazen hoyrat olabiliyor, var olanı da baltalayabiliyor.