TALENTPOLİTAN 1 | Page 134

isteyenleri, başka bir açıdan beslediğini görüyoruz. •Dizilerde popülarite yükseldikçe tiyatro da... Bu yeni bir gündem ama! Ankara’da biz bunun çok da farkında değildik. Çünkü Ankara’da tiyatro seyircisi sabittir. Televizyonla bağlantılı değildi. İstanbul öyle değil, burada her zaman bir camia olduğu için... Ankara, zaten memur insanlar; dizilerde oynamaya karşıydım • Reddetmenizin sebebi nedir? Dizileri neden reddediyorum; çünkü, oyunculuğu tiyatro ve televizyon olarak ikiye ayırıyoruz. Tiyatronun daha ulvi bir şey olduğunu ve televizyonun tiyatroyu öldürdüğünü düşünüyordum. Gençlikle ilgili bir şey... Biz jenerasyon olarak bir değişim dönemine rast geldik. Tam bizim dönemimizde değişti işler, televizyon da değişti, dönüştü, bambaşkalaştı! Diziler vs. bu kadar yoğun değildi. 2006 mezunuyum, çok da olmadı ama bizim zamanımızda televizyonculuk böyle değildi. Sayılı dizi, sayılı iş vardı. Tiyatrolar da hala bir şekilde işini yapabiliyordu iyi kötü... İdealimiz tiyatro idi; televizyonun bunu öldürdüğünü düşünüyorduk o zaman. Okullar da, okullardaki öğrenciler de öyleydi; insanlar mezun olurken ya televizyon için hazırlanıyordu ya da tiyatroda oynamak için. Birçok oyuncu var benim gibi televizyonda oynamayı reddeden. Benim bir önceki jenerasyonumda daha fazla var. • Ama şimdi oynuyorlar! Tabii, büyük çoğunluğu oynuyor. Bu süreçte kaçınılmaz olduğunu gördük. Tiyatro yapmak 134 Devlet Tiyatrosu’nun oyunlarına gider; bütün oyunlar doludur. Özel birkaç tane tiyatro vardır, onları herkes bilir. Özellikle İstanbul tiyatroları, Ankara dışı tiyatrolar için şöyle bir şey vardı: Ankara seyircisi sınavdır. Ankara seyircisi oyunu beğenirse oyun çok iyi demektir. Ancak Ankara seyircisi diyebileceğimiz spesifik bir seyirci kitlesi o kadar kalmadı; o zaman vardı. popüler kültür sınıf atladı • Ne değişti? Bir kere tiyatroların eski hükmü kalmadı. Diziler, o popüler kültür dediğimiz şey sınıf atladı. Akıllı telefonlar vs. jenerasyon çağ atladı. Başka bir zihin, başka bir algı biçimi gelişti seyircide. Dolayısıyla tiyatro seyircisini kaybetti. O seyirciyi televizyondan geri döndürmek icab ediyordu. Sonra şunu fark ediyorsunuz: yapmak istediğiniz şey tiyatro ise bunun koşullarını nereden yaratacağınız değil, nasıl yaptığınız önemli. Sonuçta çıkardığınız ürünle varsınız, önemli olan parayı nereden kazandığınız değil parayı nasıl harcadığınız! Karakteriniz, duruşunuz, hayattaki tavrınız belirliyor aslına bakarsanız. Çünkü hepimizin patronu var, öyle ya da böyle; eskiden yeşil sermaye falan diye ayrımlar vardı. O zaman da söylerdim, hala söylüyorum: sermayenin rengi olmaz. Ne fark eder; yeşil, sarı, lacivert… Herkesin amacı aynıdır, tarih boyunca da böyle olmuştur. İşçiler olarak önemli olan bize