birkaç adım önde ve hem seyirci hem
de işin profesyonelleri bunda hemfikir.
Eğitimin, popülaritenin gölgesinde kalması
hakkındaki düşünceleriniz?
Popüler kültürle eğitimi, entelektüelliği
karıştırmamak lazım. Popüler olmak başka. Hele
bizim ülkemizde veya dünyanın her yerinde bir
gecede ünlü, tanınmış bir insan olabilirsiniz.
Ben
kendimi kültür
elçisi olarak
görmüyorum.
ancak bunun farkında değil. Almanya’dan buraya
kültür getiremem, kan uyuşmaz; çocuk ölü doğar.
Buna uğraşılmamalı. Ama Azerbaycan olsun,
Suriye olsun, Bulgaristan olsun, hatta bu BosnaHersek’e kadar gider. Osmanlı İmparatorluğu’nun
hakimiyet alanında Tunus ve Mısır da aittir buna,
burada ağlar kurulabilir. Ama Batı ile biraz zor!
Kültürel anlamda söylüyorum, çünkü bambaşka bir
kültür, bambaşka dünyalar. Oradan buraya kültür
getirmek veya buranın kültürünü oraya anlatmak
zor işler diye düşünüyorum. Dolayısıyla elçilik
falan yok. Ancak biz veya sıradan bir vatandaş ne
yapacak? Seyirci olarak batı kültürüne bakacak,
“Adamlar ne kadar çalışkan, biz de çalışkan
olalım!” Ancak bu tür şeyleri alabilirsin. Alman gibi
düşünemeyiz, düşünmemiz de doğru olmaz. Bizim
kendi ekolümüzün olması lazım. Türkiye her şeyden
önce ekol yaratmalı. Türkiye bu ekolü yarattıktan
sonra bu ekol Osmanlı coğrafyasında kesinlikle yer
bulacaktır. Türkiye Ortadoğu’da tek söz sahibi ülke.
Elçilik ve sanatçının örnek olmasına inanmıyorum.
Ben bir tek oğluma örnek olabilirim. Herkes kendi
çocuğuna örnek olsun.
• Tiyatro kökenli sinema-dizi oyuncuları daima
Bunun için oyuncu olmanız, eğitimli olmanız şart
değil. Televizyonda oyunculuk eğitimi almamış
birçok insan oynuyor, birçoğu da çok ünlü.
Bu, zamanın ruhu, bunu da değiştiremeyiz. Bu
böyle olsun demiyorum, ben de karşıyım. Ama,
Türk iye’de öyle bir durum var ki, ortalık toz
duman. Eğitimliyi eğitimsizden ayırmak! Böyle bir
zaman yok… Her şey çok çabuk tüketiliyor. Bugün
ünlüsünüz, yarın değilsiniz. Bir sene ünlüsünüz,
üç sene yoksunuz. Bende şöyle bir his uyanıyor:
Türkiye’nin bir soluklanması lazım gibime geliyor!
Her şey anlamında. İlişkilerimizi çabuk tüketiyoruz,
yaşanmışlıklarımızı çabuk tüketiyoruz, bu bizim
her şeyimize yansıyor. Tüm Türkiye’yi ilgilendiren
bir durum oluyor, örneğin Ankara-İstanbul
patlamaları… Bir hafta önce hepimiz İstanbulduk,
Ankaraydık… Şimdi neden anmıyoruz. Türkiye’de
bir günde olan olay, Almanya’da, Avrupa’da bir
senede olsa inanın dünyaları değişir adamların.
Biz acıları bile tüketiyoruz. Böyle olduk maalesef.
Eğitim bu şartlarda gölgede kalacak, ama herkes
için geçerli değil. Eğitimli insanlar da çok güzel
şeyler yapıyor. Televizyonda popüler olmak zor bir
şey değil, herkes olabilir.
• Batı tiyatrosu ile ülkemiz tiyatrosu arasındaki
farklar neler?
Bu iş bir kere hislerle, duygularla başlar; insanların
dünyaya bakışıyla başlar. Teknik olarak değil ama
tekniği dolduran şeyler vardır, duygular vardır;
B İ R YETENEK
KA Ş İ F İ D İ R