TALENTPOLİTAN 1 | Page 107

birkaç adım önde ve hem seyirci hem de işin profesyonelleri bunda hemfikir. Eğitimin, popülaritenin gölgesinde kalması hakkındaki düşünceleriniz? Popüler kültürle eğitimi, entelektüelliği karıştırmamak lazım. Popüler olmak başka. Hele bizim ülkemizde veya dünyanın her yerinde bir gecede ünlü, tanınmış bir insan olabilirsiniz. Ben kendimi kültür elçisi olarak görmüyorum. ancak bunun farkında değil. Almanya’dan buraya kültür getiremem, kan uyuşmaz; çocuk ölü doğar. Buna uğraşılmamalı. Ama Azerbaycan olsun, Suriye olsun, Bulgaristan olsun, hatta bu BosnaHersek’e kadar gider. Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyet alanında Tunus ve Mısır da aittir buna, burada ağlar kurulabilir. Ama Batı ile biraz zor! Kültürel anlamda söylüyorum, çünkü bambaşka bir kültür, bambaşka dünyalar. Oradan buraya kültür getirmek veya buranın kültürünü oraya anlatmak zor işler diye düşünüyorum. Dolayısıyla elçilik falan yok. Ancak biz veya sıradan bir vatandaş ne yapacak? Seyirci olarak batı kültürüne bakacak, “Adamlar ne kadar çalışkan, biz de çalışkan olalım!” Ancak bu tür şeyleri alabilirsin. Alman gibi düşünemeyiz, düşünmemiz de doğru olmaz. Bizim kendi ekolümüzün olması lazım. Türkiye her şeyden önce ekol yaratmalı. Türkiye bu ekolü yarattıktan sonra bu ekol Osmanlı coğrafyasında kesinlikle yer bulacaktır. Türkiye Ortadoğu’da tek söz sahibi ülke. Elçilik ve sanatçının örnek olmasına inanmıyorum. Ben bir tek oğluma örnek olabilirim. Herkes kendi çocuğuna örnek olsun. • Tiyatro kökenli sinema-dizi oyuncuları daima Bunun için oyuncu olmanız, eğitimli olmanız şart değil. Televizyonda oyunculuk eğitimi almamış birçok insan oynuyor, birçoğu da çok ünlü. Bu, zamanın ruhu, bunu da değiştiremeyiz. Bu böyle olsun demiyorum, ben de karşıyım. Ama, Türk iye’de öyle bir durum var ki, ortalık toz duman. Eğitimliyi eğitimsizden ayırmak! Böyle bir zaman yok… Her şey çok çabuk tüketiliyor. Bugün ünlüsünüz, yarın değilsiniz. Bir sene ünlüsünüz, üç sene yoksunuz. Bende şöyle bir his uyanıyor: Türkiye’nin bir soluklanması lazım gibime geliyor! Her şey anlamında. İlişkilerimizi çabuk tüketiyoruz, yaşanmışlıklarımızı çabuk tüketiyoruz, bu bizim her şeyimize yansıyor. Tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir durum oluyor, örneğin Ankara-İstanbul patlamaları… Bir hafta önce hepimiz İstanbulduk, Ankaraydık… Şimdi neden anmıyoruz. Türkiye’de bir günde olan olay, Almanya’da, Avrupa’da bir senede olsa inanın dünyaları değişir adamların. Biz acıları bile tüketiyoruz. Böyle olduk maalesef. Eğitim bu şartlarda gölgede kalacak, ama herkes için geçerli değil. Eğitimli insanlar da çok güzel şeyler yapıyor. Televizyonda popüler olmak zor bir şey değil, herkes olabilir. • Batı tiyatrosu ile ülkemiz tiyatrosu arasındaki farklar neler? Bu iş bir kere hislerle, duygularla başlar; insanların dünyaya bakışıyla başlar. Teknik olarak değil ama tekniği dolduran şeyler vardır, duygular vardır; B İ R YETENEK KA Ş İ F İ D İ R