TALENTPOLİTAN 1 | Page 106

Güzel bir altyapı vermişler. Oyunculuğumu da Dünya starlarına, Hollywood starlarına sorun,kimse orada aldığım eğitime dayandırıyorum. Yaş oyuncu olarak ben maksimuma ulaştım diyemez. ilerledikçe daha iyi anlıyorum. Çünkü oyuncu biraz arsızdır, roller konusunda. • İlk tiyatro oyununuzla “en iyi erkek oyuncu” Dünya starı Robert De Niro mesela, oynamadığı ödülünü almak işinizi zorlaştırdı mı? Gerisi nasıl rol yok, komedide oynuyor. Gençliğinde çok az geldi? oynadı bunu, artık kendini eğlendiriyor. Yeni tatlar, En iyi erkek oyuncu ödülünü tiyatroda okuldan yeni maceralar bitmiyor, çünkü dünyada oynanacak sonra aldım. Televizyonda almış olduğum bir o kadar karakter var ki! Bir oyuncunun ömrü buna ödül yok. Televizyonda Türkiye’de ünlü oldum. yetmez. Almanya’da tiyatro oynuyordum. Daha çok şöyle • İki kültürü de yakından tanıyorsunuz. Bir bir şeydi: tiyatronun destekleyicisi insanlar olan kültür elçisi olarak kültür transferinin gerçekleri, eleştirmenler ve halktan birileri gelirler, geçen zorlukları hakkında neler söylersiniz? sezonu aralarında değerlendirirler ve oradan Ben kendimi kültür elçisi olarak görmüyorum. Ne seçerler. Sağ olsunlar, beni seçtiler. Dolayısıyla bu Almanya’nın ne de Türkiye’nin kültür elçisiyim. sadece teşvik gibi bir şey, başkası da olabilirdi. Böyle bir sorumluluğu da üzerime almak istemem. O sezon 7 tane ayrı oyunda, ayrı ayrı karakterleri Çünkü ben tek başına savaşan bir oyuncuyum. oynamıştım. Tiyatroda değişen bir şey olmuyor, Devletten bana verilmiş bir paye de yok “sen bizim sen orada çalışan bir oyuncusun ve her zaman kültür elçimiz ol” diye! Elçilik olayı inandığım bir iyi performans göstermek zorundasın. 2 sene şey değil. Sanatçıların örnek insan olması gerekir çalıştıktan sonra Türkiye’ye geldim. sözüne de asla inanmıyorum. Bunu da araya • Kazandığınız başarıyı kaybedersem korkusu sıkıştırayım. Bana çizilmiş kader çerçevesinde şöyle yaşadınız mı? bir şeye sahibim: Almanya’da doğdum büyüdüm, Kendi yolunuzda yürüyorsunuz. Oyuncunun o Türkiye’de de… İki kültürü de tanıyorum, çok derdi hiç bitmiyor. Tiyatroda veya serbest çalışan iyi tanıyorum. Çünkü Almanya’da ve Türkiye’de bir insan olsun, ben şu an serbest çalışıyorum; çalışıyorum, bu benim zenginliğim. tiyatroda çalışınca aylık alıyorsun, hayatın garanti Almanya ve Türkiye! İki tane birbirine zıt dünya. altında. Ama ünlü olduktan sonra insanların Türkiye’de olup da Ortadoğu insanı, mesela beklentisi var ve tutunamamaktan korkuyorsun. İyi Azerbaycan, Suriye, bizi çevreleyen Yunanistan, şeyler oynamak istiyorsun. Oyuncunun kendiyle Bulgaristan bile Türk kültürü sınırları içindedir, kavgası hiçbir zaman bitmiyor. İyi olmak, daha birbirine çok yakındır. Ama Almanya batı iyi olmak, başka roller oynayabilmek, arzu ettiği kültürünün belkemiği, batı kültürü diyorsak rolleri veya arzu etmiyorsa teklif beklemek… Bu Almanya bunu inşa eden kültür. Dolayısıyla bitmez, tiyatroda da bitmez. Maksimumu yok, ancak bir şey görebilirsin, öğrenebilirsin veya bir oyunu bir karakteri oynarsın, o karakterin ders çıkarabilirsin. Almanya’nın kültürünü buraya maksimumuna ulaşırsın ama o orada kalır. Bir getiremem, batı kültürünü Türkiye’ye getirmek karakterin maksimumuna ulaşmak var. Bu mikroda olmaz. Ama her zaman Alman ekolü diye bir şey böyle. Bu macera bittikten sonra makroda yeni bir vardır. Kendi ekollerini yaratmışlar. Türkiye de ödev var, başka bir rol var karşında. Bu bitmiyor… ekoller yaratabilecek bir ülke, o potansiyele sahip 106