Sürdürülebilir Fit Yaşam E-KİTAP SÜRDÜRÜLEBİLİR FİT YAŞAM-dönüştürüldü | Page 10
gelir. Kendinizi kısıtlamanız gereken zamanlar da olacak fakat genel olarak baktığımızda hayatın tadını
çıkarmayı da unutmayacaksınız. Çok abartmadan o ödüllendirme anlarında çok sevdiğiniz yiyecekleri
yemeli ve onları çok özel kılmalısınız. Vücudunuzla diğer insanlardan farklı olun ve fark yaratın.
NEDEN SÜREKLİLİK SAĞLAYAMIYORUZ ? NASIL
SAĞLAYABİLİRİZ ?
Kitabımızın bu kısmında neden süreklilik sağlayamıyoruz sorusuna cevap vereceğiz. Şuradan
başlayalım , birçok insan spor salonuna uzun süreli kayıt yapar ama en fazla 1 ay geldikten sonra
bırakır. Çünkü kendi kendine akıl almaz bahaneler üreterek bunu yapmaktadır. Çok gereksiz işleri bile
spora gelmemek için yapmaya başlar. Spordan nasıl bu kadar soğutabilirler ki bir insanı. Cevabı çok
basit örneğin o kişi spora sağlıklı olmak formda bir hayat sürmek için geliyor. İşletmeler bu insana
standart bir program verip kişiyi salona salıyorlar. 1 , 2 , 3 , 4 , 5 derken bu insan sevmediği
hareketlerle belki de tek başına bir robot gibi defalarca kez salona geliyor ve kafasında ne kadar
sıkıldığını kodluyor. Daha sonrasında neden geldiğini sorgulamaya başlıyor ve zaten ben bu hocalar
kadar iyi bir vücuda sahip olamam veya ben tatlı yemeyi kesemem her gün hamburger yiyip alkol
almak isterim gibi bomboş ve gereksiz bahanelerle spora gelmemeye başlıyor. Bir ticaret ambarı gibi
olan spor salonlarının da önceliği o müşteriden arayı almak daha sonrasında ise ne hali varsa o kişiyi
kendine kendine bırakmaktır. Tabi kendine o salondan bir personal trainer tutmamışsan. Maalesef
özellikle ülkemizde o spor yapmak isteyen insanları yürüyen para olarak görüp bu insanları dibine
kadar sömürmek istiyorlar. O insanın hedefine ve zamanına göre bir programlama ya da bir spor
arkadaşı edindirme gibi basit ama etkili yöntemlerle uğraşmak istemiyorlar. Ödediğiniz paranın bir
hayli misli katını bir kişisel hoca için harcamanıza teşvik etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Bugün
büyük bir spor salonuna giderseniz kapasitesinin en az 2 katından fazla sayıda üyesi olduğunu
görürsünüz. Çünkü spora başlayıp devam etmeyen sayısı o kadar fazla ki salondaki insan sayısı ile
kapışabilir diyebiliriz. Bu kitabı okuyan sen böyle olmamak için neler yapmalısın biraz da bundan
bahsedelim. Öncelikle bu sürdürülebilirlik konusu kişiden kişiye değişen bir konu değildir. Spor
hayatımızın bir parçası olmalı ve bunu sadece salonlarda yapmamalıyız. Günlük rutinlerimize ufak
parçalar ekleyerekte spor yapmış oluruz. Tabi vücut geliştirmek istiyorsan bunu böyle
yapamayacağımızı benim kadar en az sende biliyorsun diye tahmin ediyorum. Neyse buna ilerleyen
satırlarda tekrardan değineceğim. Günlük adım sayınızı arttırmanız veya kendi vücut ağırlığınızdan
başka bir eşyaya ihtiyacınız olmayan programlarla da fit kalabiliriz. Günde sadece 15 dakika ile bu
mümkündür. Gidip de spor salonlarında kendinizi yıpratmanız veya o kadar para vermenize hiç gerek
yok. Bu nedenlerden dolayı ilk adımımız hedefimiz nedir sorusunun cevabını kafamızda bilmemiz ve
bu doğrultuya göre kalan yolu çizmemizden geçer. Daha sonrasında motivasyon ve kendimizi
tanımadan yani iradeli bir şekilde vücudumuzu yönetmek ile harmanlama yapıp yol almalıyız.
Beynimiz hakkında bilimsel bilgiler öğrenmeliyiz. Gerekirse bu konu üzerinden profesyonel destek
almalı ve her şeyden önce bu konuyu halletmeliyiz. Sadece spor veya sağlıklı beslenmek için
konuşmuyorum. İş hayatımız , arkadaşlık ilişkilerimiz ve daha nice bir çok duruma verdiğimiz kararlar
buradan doğmaktadır “beyinden”. Limbiğimizi bizim yönetmemiz gerekir yoksa o konfor alanında
rahatına bakmak ister ve sürekli kendini eğlendirmek ister. Bunun dengesini sizden başka hiç kimse
kuramaz. Bunun için ciddi bir çaba harcayıp eğitimler almalısınız. Belki de şu an size çok basit bir konu
olarak geliyor ama önemi o kadar fazla ve eğitim almadan farkına varması o kadar zor ki bir göz
atmakta fayda var diye düşünmekteyim. Çok klişe bir konuya da değinmeden bu kısmı