SözŞehri 3. Sayı Apr. 2016 | Page 75

SAĞLIK OLSUN da, artık öğünleri ev dışında tükettiğimizi, hiçbir şekilde gün içerisinde sanki hareket etmek yasakmış gibi ve hatta en tatlı yasak olarak görerek şuradan şuraya adım atmaktan aciz olmamız, besleyiciliği çok az sadece o anlık karın doyurmak maksatlı ya da yapay mutluluk vermesi adına şekerli besinlere yönelişimizin ürünü gördüğünüz üzere ortada. Yağlı ve kalorili yiyeceklerin kolaylıkla bulunabilmesi, hareketsizliğin artması en önemli nedenler ise; medyanın gençleri besin değeri olamayan abur cubur olarak adlandırılan besinlere yönlendirmesi de büyük etkendir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, okul çağındaki çocukların ve adelosan çağındaki gençlerin % 84’ünden fazlası gerektiğinden fazla yağ tüketmektedir. % 51 den azı günde 1 meyve, %29 ‘ u sebze, %56-85’i ise asitli içecek tüketmektedir. Ne kadar düşük değerler değil mi? Oysaki iklim ve tarım açısından o kadar şanslı bir ülkeyiz ki! Meyve ve sebze zengini bile sayılabiliriz. Fakat yeterince sağlıklı beslenmiyoruz, yerine bol kalorili boş enerji kaynaklarını tüketiyoruz. Sonuç olarak da hem yeterince vitamin mineral almayarak, hem de yüksek enerji alarak aşırı kilo alımı ile de sağlığımızı da tehdit ediyoruz. Bir de sosyal ve psikolojik yönden de etkilendiğimiz için de mutsuz birey haline geliyoruz. Anahtar sözcük içinizde saklı, bu şekilde ilerlemenin zararlarını ve sağlıklı beslenmenin yararları masaya yatırmanın ve radikal kararlar vermenin zamanı gelmedi mi? O kadar eğitim ve kültürün sağlıklı bir bedende daha fonksiyonel işleve sahip olacağını unutmayınız. Ayrıca sağlıklı beslenme öyle sandığınız kadar zor bir iş değildir. Bu işi yapabileceğinize inanmak klişe gelecek ama bu işin yarısı demektir. O yasak, bu yasak diye de bir şey yok. Asıl olan dengeyi koyabilmek ve bu büyüme ve gelişme için olmazsa olmazları günlük beslenmenizde yer verebilmekten geçmektedir. Yazının