BİYOGRAFİ
çağlayanını. Öyle çağlayan ki; coştukça gözden yaş getiriyor.
İsmail Hakkı Toprak Hazretleri sohbetlerinde mürşidi Mustafa Haki Hazretlerine olan muhabbetini sık sık
tekrarlar, onunla ilk karşılaştığı anı
unutamadığını gönlünü tutuşturan o
sevgi ateşinin aynı tazelikle yanmaya devam ettiğini söyler ve daima bu
ilahiyi okur sevgi çağlayanını gözlerinden akıtırdı;
“Seni ben severim candan içerü
Yolum vardır bu erkandan içerü
Beni benden sorma bende değilim
Suretim boş gezer tenden içerü”
Bu sevgi zinciridir, efendiler efendisinden gelen ve mürşidi kamile sirayet
eden.
Bir kez kapısından geçen sevgisini alır,
tadına doyamaz zincirin halkasına eklemek ister.
İki kafadar, uzaklardan duyarlar efendi hazretlerini, yola çıkarlar. Gelirken
yolda konuşurlar: ”Bu efendi keramet
sahibi ise kış günü bize üzüm ikram
eder, değilse bilmez üzümü de, ikramı da o zaman döneriz tekrar.” yolculuk biter gelirler efendinin huzuruna.
Efendi sukut içinde oturmakta. Sorar
birisi: ” Neden susarsınız .”
“Konuşsanıza bizimle efendi!” der diğeri. Büyük bir sevgi ve şefkatle “Sukutumuzdan anlamayan konuşmamızdan bir şey anlamaz” der.
“Sizde oturun efendiler, size de üzüm
ikramımız var.”deyince sevgi zinciri
halkasına kilitlenen misafirler, büyük
bir utançla, demirin ocakta kızararak
tava geldiği gibi yüzleri kızararak tava
gelirler ve eline yapışırlar.
Keramet sahibidir çünkü.
Efendiyi tanıyanlar anlatır, sevgi hamurundan yoğrulup ekşitilmeden
50 EKİM - KASIM - ARALIK 2015
teslim edilen efendiyi der ki:
”Kardeşlerim!
Ehlullah’ın nazar ve himmeti, dağları
taşları eritir ve ihya eder. Biz şaraptan
dönme sirkeyiz, bizim bir gözümüz
daha vardır, onu da Cenab-ı Hak nasip etmiş.”diyerek mütevazi bir örnek
teşkil ederdi.
Vekale, çarşı içinde, Çorapçı Hanı’nın
üst katında iki göz bir odaydı. Yaz-kış
demeden uzaklardan kopup gelen ihvanlar orada iaşe edilir, efendinin sohbetlerini “samiin” sıfatıyla dinlemek
saadetine erişirler. Oradan da tekkenin mutfağında, koca kara kazanlarda
pişmiş tekke aşının lezzetine varırlardı. Hanım ihvanlar ise, eğer uzak yerlerden gelmişlerse birkaç günlüğüne
tekkede misafir edilirlerdi.
Efendi hazretlerinin çaya düşkünlüğüne de değinmeden geçmek olmaz, bir
gönül neşesiyle coştuğu zamanlarda;
“Semaverin rengi aldan
Getir sağdan götür soldan
Derviş çıkmaz böyle yoldan
Yan semaver, dön semaver
Limon şeker çay semaver.”
Diyerek semaver ilahisine başlar, ihvanlar devam eder ilahiye. Hep birlikte çay içer, demlenir ve çaya da” Küçük Derviş” derlermiş.
Bağrında ateş yanan semaver, dervişlerin yanık bağrını anlatır, yanar
semaver dönermiş dervişlerle. Semaver yanıp döndükçe özdeşleşirmiş
dervişlerle, çay muhabbeti de genişler
gidermiş.
Sivas esnafında ve halkında birçok
meziyet ve nasihatleriyle yer edinmiş
İsmail Hakkı Toprak için çok kitaplar
yazılmış, hayatı anlatılmıştır.
Kendisinin Darende’ye özel bir ilgisi ve
sevgisi vardır. Hulisi Efendiyi sevmiş
övmüş “Hulusi istedi, biz de verdik”
demiştir. Daha nice anıları sözleri dillerdedir.
Ve her güneş doğar aydınlığın zirvesine çıkar ve batar. Batma vakti geldiğinde hüzün vardır sevenlerinde. Öyle
bir hüzün ki yetimlik içine doğmuştur
sevdiklerinin, bir boynu büküklük vardır müridan da… Andırır Resulullah’ın
vefatında Ömer’in sancısını; öyle bir
hüzündür ki andırır Bilal-i Habeşi’nin
sessizliğini. Ve bir güneş ömrüne sığdırdığı güzelliklerle Sivas’ta veda eder
nurlu yaşamına. 2 Ağustos 1969’da
Sivas sokakları büyüğünü uğurlamaya hazırlanır. Paşa Cami’nden alınan
tabutu eller üzerinde dualarla Ulu Cami’ne getirilir ve oraya defnedilir.
Güzel sözleri vardır çok güzel anlatımları, der ki efendi ; “Gardaşlarım piyasada tonlarca kağıt var. Bunların belli
bir kıymeti var ama kağıda imza atılıp
mühür vurulduğunda para oluyor, son
kıymetini buluyor. Kağıdı para yapan
mühür ile imzadır, insanı insan yapan
zikir ile duadır. Allah’ı çok zikredin.”
İşte bu güzel sözü özetler yaşanan
kısa ömrün kulluk olduğunu; insanı
insan yapanın zikir ve dua olduğunu.
Bir deryadan bir damla su ile gönülleri
şenlendirmeye çalıştık.
Adına çıkan kitapları ve hayatını okuyup tanımalıyız.
Tanımak borçtur İsmail Hakkı Toprak
efendiyi, okumalı sözlerini… Gül kokulu kabrini ziyaret edenler bilir ki, o
kabirden hala gül kokar ziyaretine gidenleri gül kokusuyla karşılar.
Gül soyundan, güller diyarından gelen
efendimiz, şehrimizin gülü!
Ne mutlu seni sevenlere!
Ne mutlu senin soyunu sevenlere!