BİYOGRAFİ
karpuz kesince zarar etmiş bu işi de
bırakmıştır” diye gülerek anlatırlar.
Bu arada irşat faaliyetlerine devam
eden Efendi Hazretleri, Yeni Camii yanında 1952 yılında Çorapçı Hanı’nın
üst katında, han sahibi Muammer
Somtaş’ın birkaç oda tahsis etmesiyle burayı vekale olarak kullanmıştır.
Sohbetlerine uzun müddet bu handa
devam etmiştir, başka şehirlerden ziyarete gelenleri burada ağırlar,hemen
gidecek misafirleri ikramsız göndermek istemez, “Bir çökelek, ekmek yemeden gitmeyin evladım“ der, mutlaka sofra kurdurur, doyurmadan hiçbir
misafiri yola çıkarmazlardı.
Kadınlara ayrı saygı ve hürmet gösteren Efendi Hazretleri kadınların her
yaptığına teşekkür eder, onları ayrı
ayrı onurlandırırdı.
Çocukların saygıda ve hürmette büyükler kadar nasibi olduğunu söyler,
her güzel etkinlikte onları nasiplendirirdi.
Cevher var iken pul
neye yarar
Aczini bilmeyen kul
neye yarar
Herkes bir yol
tutturmuş gider
Mevlaya gitmeyen yol
neye yarar
Atatürk dönemine de denk gelir yaşamı. Çok saygı duyar devlet başkanına,
her çıkan kanuna ilk o uyar. Şapka
devrimi gelir, kasket fötr takılacak,
hemen emre itaat eder, kasketini kafasına takar. Ancak vekaleden içeri
girerken şapkasını dışarıda çıkardığı
ayakkabısının üstüne bırakır, içerde
zikrini ibadetini yapar, çıkınca da tekrar başına takardı.
Sebebini şimdilerde anladıkça hayranlığımız artıyor. Çünkü devlet bekasında hiyerarşi şarttır. Emre itaat
olmayan yerde nizam olmaz, emre
itaat eder, ancak şapkayı tasvip etmez. İbadette sadece Allah’ın kuralları
geçerlidir, o da öyle yapar.
Çünkü…
şefkatini merhametini anlatırken, “eyvallah” der başka söze hacet duymazlardı dinleyenler.
“Kardeşlerim” derdi her sohbetinin
başında “kardeşlerim”…
Çünkü kardeştir Müslümanlar, çünkü
sözün en güzelidir kardeşlik.
Birisi şikayet etse kardeşini, hemen
uyarır derdi ki ” “ Hüsn-ü zan velayettir, su-i zan cinayettir, kardeşine su-izanda bulunma.”
Vatanını sever, yaşadığı şehrin manevi güzelliklerine önem verir, olmadık
işleri azami gayretle oldurmaya çalışırdı. Yaşadığı yıllarda ekonominin
zor günlerinde Ulu Camii gibi bir Camii’nin tadilatı, imam hatip okulunun
yapılması, Sofu Yusuf Camii’nin ve
kuran kurslarının ihtiyaçları için takvim bastırıp, satılması ile de yakından
ilgilenir …
Yağmurun getirdiği bereket misali
geçtiği yerde güller açtıran efendidir
o, güller şehrinin Resulullah efendimizin son fidanlarındandır o, soğuk Sivas’a Medine’nin sıcağını getirendir o,
efendilerin efendisin emanetlerinden
Ehli Beyt’tendir o. Bizimdir bizdendir
adı gibi İsmail. Topuğunu yere vurup
Zemzem çıkaran adı gibi. Sivas’ın da