SözŞehri 3. Sayı Apr. 2016 | Page 24

DOSYA FATMA ERBAŞ PINARBAŞI MAZİDE KALAN AVUNTULAR iz bir anlamda büyük bir aileydik. Sivas’ ta komşuluk ilişkileri menfaat ve karşılık beklemeden paylaşmaktı, fedakârlıktı, fedakârlık etmeyi cana minnet bilmekti. Her işte her olayda birlik ve beraberlik olurdu. Nişanda, kınada, düğünde, bayramda, cenazede dayanışma içinde yaşanırdı… Ben yoktu biz vardı… B Kişisel yarar gözetmeksizin doğumdan ölüme kadar iyi veya kötü günde sevinç ve kederi paylaşmanın adıydı komşuluk… Ahlaki bir düzen içinde kurulan komşuluk insana sevgiyi saygıyı dayanışmayı ve imece usulü yardımlaşmayı öğretmiştir her zaman… Komşuluğun alt yapısını oluşturan en önemli unsur elbette mahalle kültürüydü, sosyal sınıf farkı ve din farkı yardımlaşmaya asla mani değildi hoşgörü her zaman ön plandaydı… ENLİ MELİKE B 22 EKİM - KASIM - ARALIK 2015 Birçok m ü s ta k i l ev aynı bahçe içinde, iç içeydi. O e vlerin iç içe olması komşuluğun samimiyetini ve sıcaklığını yansıtıyordu. Sabahın erken saatinde açılan komşu kapıları insanın gücüne güç, kuvvetine kuvvet katıyordu. Komşunun ‘’hayırlı sabahlar’’ diyerek dua niteliği taşıyan temennisi huzur veriyordu. Sabahları erkenden uyanan evin hanımı veya kızı ilk iş olarak toprak zeminli kapı önünü bir testi suyla desenler çizerek zevkle sular ot süpürge ile komşu kapısının önüne kadar süpürür ve daha sonra sırayı yan komşu alır süpürme işine o devam ederdi. Mahalle temizliğine oldukça itina gösterilirdi... Kıştan çıkıp baharın kapıları aralanmaya başlayınca, bahar temizliğini de beraberinde getirirdi. Temizliğe önce yün işlerinden başlanırdı. Kapı önünde yün yıkamak için yeri olmayan komşular toplanır, mahallede kimin sebze arabası varsa rica edilip alınır, en yakın ırmağa yataklar ve yastıklar taşınırdı. Yün yıkama işi eğlenceli piknik havasına dönüşürdü. Düzen içinde herkes kendi yapacağı işi bilirdi. Genç kızlar; ırmağın içine girerek uygun bir kaya parçasının üzerine yünleri koyup dönüşümlü tokaç vurarak yünleri yıkarken, kadınlar da; ağaçtan ağaca ip gererek yıkanan ve suyunu çeken yünleri çırparak sererlerdi. Çocuklar kuş cıvıltıları eşliğinde oynarken, yaşlı teyzeler de güçlerinin yettiğince yemekleri y \\