SEVECEN 23 Part2 | Page 67

Koza YILMAZ
YENİ BİR SEN
Aralık ayındaydık, o gün günlerden perşembeydi. Yeni bir yıla girecektik ve ben bu yeni yılda yeni bir ben olmak istiyordum. Ne yapsam, ne etsem diye düşünürken elime bir kitap alıverdim. Kitabı açtım, biraz göz attım. Birden burnuma limonlu kek kokusu geldi. Kesin annem limonlu kek yapıyordur diye mutfağa gittim, baktım. Ne limonlu kek ne de koku; gördüğüm tek şey karnabahardı. Ümidimi kestim ve kitabı incelemeye geri döndüm. Bir sayfa daha çevirdim. Aman Allah’ ım, bu sefer de lavanta kokuyordu sanki! Merakla her sayfayı koklamaya başladım. Neredeyse her koku vardı bu kitapta. Vanilya kokulu sayfayı açtım. Sayfanın başlığı da“ Yeni Bir Sen” idi. Ne kadar ilginç, en sevdiğim koku en merak ettiğim konuya denk gelmişti. Kitapta şöyle yazıyordu:“ Bu sayfayı neden okuyorsun bilmiyorum. Belki vanilya kokusunu çok seviyorsun, belki bu konuyu merak ediyorsun ve belki de ikisi de bu sayfaya denk geldi. Şimdi dur ve düşün neden yeni bir sen olmak istediğini. Nedeni mükemmel olmak istemen, bildim, değil mi? Bir Çin atasözü der ki: " Dünyada kusursuz iki insan vardır. Biri ölmüştür, öteki ise doğmamıştır." Yani anlayacağın bu hayatta kimse kusursuz olamaz, bence olmamalı da. Örneğin iki kişi düşün. Biri hiçbir şeye kızmıyor, kırılmıyor; diğeriyse gerekince kırılıp kızıyor. Emin ol ki ikinci anlattığım kişi daha iyidir. Birisi hiç kızmasa, kırılmasa onu kıran kişi nasıl anlayabilir yanlışını? Bu dalgalı bir denize de benzer. Deniz dalgalanırsa insanlar denize girmeyi pek de tercih etmezler ve deniz tertemiz kalır. Fakat deniz durgun olursa herkes denize girmek ister ve deniz anında kirlenir. Kendin olup kendini böyle kabul et.”. Bu yazıdan sonra kendimden geçtim. Gerçekten kendim olmak yapabileceğim en iyi şeydi. Çünkü ben böyle de iyiydim. Kitabı kapattım ve hayata aynen devam ettim. Hayat böyle çok güzeldi. Limonlu kek yerken hep bu kitap aklıma geliyor artık.
Maya TOKATLIOĞLU
BİRKAÇ DÜNYA ARASINDA
İnsan bazen sıkılır kendi monoton hayatından ve başkalarınınkine karışmak ister. Bir yağmur damlası olup her seferinde başka bir yere inmek, başka denizlere karışmak, başka evlerin çatılarına, camlarına çarpmak ister. Hepimiz isteriz bunu, farklı bulutlar bulmayı …
Bu yüzden bazen kendimizden kaçmak en iyisi olur bizim için, yeni yerlere gitmek, yeni insanlarla tanışıp bir süreliğine yeni bir insan olmak …
Bazen gidemeyiz hiçbir yere, konuşamayız kimseyle, bakamayız hiçbir aynaya. İşte o zaman ilk durağımız kitaplar olur. Her sayfayı çevirdiğimizde başka bir dünyada adım adım ilerleriz aslında. Her sayfayı çevirdiğimizde burnumuza dolan o koku yeniler bizi, daha da uzaklaştırır gerçek dünyadan. Hakkında birkaç satır okuduğumuz her karakter can dostumuz olur, her kitabın yazarı en çok hayranlık duyduğumuz kişi haline gelir.
Zaman zaman her iki dünya da sıkar bizi, sadece durmak isteriz. Yağmura çıkıp gözlerimizi kapatır, su damlacıklarının kirpiklerimize dokunmalarını hissederiz; rüzgârın yüzümüzü yalayıp geçmesini, saçlarımızı eline alıp okşamasını bekleriz. Her şey yerine oturur. Kafatasımızın içinde dönen çarklar hızlanır, okuduğumuz her şey daha akıcı, daha dikkat çekici oluverir.
Ve biz yine gider kafamızı kitaba gömeriz, bazen bir deftere, bazen de bir hayale …
Şimdi kitabın kokusu daha canlı, yazılar daha büyük ve heybetli, hayaller daha renkli olur. Birkaç sayfa yuvamız haline gelir.
161
163