KOCA SEYİT ONBAŞI
KOCA SEYİT ONBAŞI (İlköğretim Okulları İçin)
OYNAYANLAR Anlatıcı Niğdeli Ali Koca Seyit Cevat Paşa Emir Subayı
Fotoğrafçı(Dekor yoktur. Çanakkale Boğazı’ndaki düşman gemilerini gösteren
büyütülmüş bir fotoğraf ya da resimlenmiş bir pano önünde oynanabilir.)
KOCA SEYİT ONBAŞI(Perde açıldığında ya da sahne aydınlandığında asıl gövdesi
kuliste olduğu varsayılan bir topun namlusu görülür. Topun önünde topa mermi
koymak için tırmanılması gereken iki üç basamaklı bir merdiven de vardır. Aşınmış
bir tahta yükselti de denilebilir buna. Sahnede sessizlik egemendir.)
ANLATICI – Az önce burada büyük bir patlama oldu. (Eliyle göstererek) Şuraya bir
yere bir bomba düştü. 1915 yılının mart ayındayız. Çanakkale Boğazı’ndaki düşman
gemileri Türkiye topraklarını, kıyıda yerleşmiş Türk askerlerini top ateşine tutuyor.
işte o top mermilerinden biri de bu yakınlara düştü. On iki askerimiz şehit oldu. Yirmi
dört askerimiz de yaralı. Tam şurada patlamayla toprak altında kalan iki yakın arkadaş
Niğdeli Ali ile Koca Seyit var. Şimdi onları izleyelim. (Kenara çekilir.)
NİĞDELİ ALİ – (Yerden kalkmaya çalışır. Üstünde kalın kaputu vardır. Doğrulur.
Ayağa kalkar. Sağını solunu yoklar, yaralı olup olmadığına bakar. Yerde onu aramaya
koyulur. Korku içindedir.) Seyit… Heey Koca Seyit. Nerdesin? Seeyit… (Arkalardan
bir inilti gelir.) Kardeş neredesin… (Arkaya koşar, telaş içinde yerdeki yıkıntıların
içinden arkadaşını bulmaya çalışır. Seyirciye arkası dönüktür. Toprak içinden
arkadaşını çıkarır gibiyapar.) Yaralı mısın kardeş? (İniltiler içinde doğrulmaya çalışır
Koca Seyit.) Yaşıyorsun çok şükür. Kalk hadi kardeş. Dayan bana… Bir yerin acıyor
mu?
KOCA SEYİT – (Zorlukla kalkarak) Yok Ali, acımıyor. Acımıyor da öldüm sandım.
Ölmedim değil mi?
NİĞDELİ ALİ – Yok ölmedin Koca Seyit. Toprağa gömülüp kalmışsın. Ben de öyle.
Cephanelik tümden yok olmuş.
KOCA SEYİT- (Kalkar iyice. Üstünü başını silkeler. Kendine çeki düzen vermeye
çalışır. Ne yapsak Niğdeli Ali? (Topun yanına gider. Heyecan içinde) Ali gel hele. Benim topa bak. Sapasağlam duruyor. Hey aslanım top. Biz bu topla ateş edebiliriz
Ali.NİĞDELİ ALİ – Edemeyiz kardeş, baksana topun vinci kırılmış.
KOCA SEYİT – (Sevinç içinde) Mermisi de burada duruyor işte. Kund akta çocuk
gibi. Yirmi sekizlik mermi… Yaşasın.
NİĞDELİ ALİ – İyi de Seyit kardeş o mermi. Kundakta çocuk değil. Vinç olmadan
onu kıpırdatamayız bile.
KOCA SEYİT – Vinç gerekmez Ali. Sırtıma koyabilirsem. Gerisi kolay. (Çömelir.)
Hadi kardeş, yardım et de şunu sırtıma yerleştirelim.
NİĞDELİ ALİ – Olacak iş değil Seyit.
KOCA SEYİT – Dediğimi yap Ali… Döndür şöyle mermiyi sırtıma.
NİĞDELİ ALİ – (Zorlukla mermiyi Seyit’in sırtına doğru döndürür. Bu bile çok zor
gerçekleştirilir.) Ayağa kalkabilecek misin kardeş? {Mermiyi tutmaya çalışmaktadır.)
KOCA SEYİT – Kalkarım Ali… Ha gayret Koca Seyit… Kalktım işte. (Bacaklarının
üstünde zorlukla durur. İki yana salınır. Düşmemek için büyük çaba harcar. Merdivene
yaklaşır.) Hepsi topu topu altı basamak. Dayan Koca Seyit. (Zorlukla bir basamak
çıkar.)