NİĞDELİ ALİ – Ha gayret Koca Seyit. Kaldı beş basamak. (Koca Seyit bir basamak
daha çıkar.) Yaşa Koca Seyit, yaşa… Kaldı dört… Üç… İki… Bir… Basardın kardeş.
Yaman delikanlıymışsın.
KOCA SEYİT – (Soluk soluğadır. Şimdi şöyle çevirelim namluyu… Ağzı düşmandan
yana olmalı ki… (Namlu seyircilere doğru çevrilir.) Şimdi de bir iyice nişan almalı.
Oldu. Ateş… (İki arkadaş da geriye çekilerek kulaklarını kaparlar. Çok da güçlü
olmayan top ateşi sesi duyulur. Sonra da Koca Seyitle Niğdeli Ali’nin sevinçli
haykırmaları.)
NİĞDELİ ALİ – (Sevinç içinde haykırarak) Tam isabet… Koca Seyit vurdun düşman
gemisini. Bak… Koca gemi yan yatıyor. Yangın çıktı gemide… Dumanlara bak…
ANLATICI – (Öne çıkar. Olanaklar elveriyorsa ışık Anlatıcıya yoğunlaşır. Koca Seyit
ve Niğdeli Ali kulisten uzaklaşırlar.) İzlediğiniz olay inanılmaz ama gerçek. Top
mermisinin ağırlığı tam tamına 215 okka. Yani 276 kilo. Bunu yapan genç erimiz
Koca Seyit, dört büyük insan ağırlığındaki mermiyi sırtlayıp topa yerleştirebildi, koca
Seyit, Balıkesir İlinin Edremit İlçesine bağlı Havran Bucağında doğmuştu. Yoksul bir
aileden geliyordu. İri yarı güçlü kuvvetli olduğu için ona herkes Koca Seyit derdi.
Koca Seyit’in gençliği hep savaşlarda geçti. 1912 Balkan Savaşında, 1915 de Birinci
Dünya Savaşı’nda da Çanakkale’de savaştı. Koca Seyit, o gün tek başına kaldırıp
ateşlediği mermiyle İngilizlerin Ocean (Oşın) adlı savaş gemisini batırmıştı. Bu
inanılmaz bir olaydı. O sırada Çanakkale’deki birliğin komutanı Cevat Paşa Koca
Seyit’in bataryasına gelip olan biteni yerinde görmek istedi. İşte Cevat Paşa…
CEVAP PAŞA – (O devrin üniformasıyla arkasında emir subayı daha arkada da
fotoğrafçı olduğu halde gelir. Niğdeli Ali ve Koca Seyit selama dururlar. Cevat Paşa
da onları selamlar.) Merhaba asker.
KOCA SEYİT – NİĞDELİ ALİ – (İkisi birden) Sağol komutanım.
CEVAT PAŞA- (Koca Seyit’e yaklaşır.) Koca Seyit sen misin?
KOCA SEYİT – Benim komutanım. .
CEVAT PAŞA – (Elini uzatır sıkmak için. Koca Seyit etini öper Cevat Paşa’nın) Seni
kutlarım Koca Seyit. (Emir subayının uzattığı V biçimindeki kırmızı şeritleri Seyit’in
iki koluna da takar. Gösterdiğin kahramanlık nedeniyle seni onbaşılığa terfi ettirdik.
Hayırlı olsun.
KOCA SEYİT – Sağol komutanım.
CEVAT PAŞA – Bundan böyle Seyit Onbaşısın. Seyit Onbaşı, yanımda fotoğrafçı da
getirdim. Mermiyi sırtında taşırken bir fotoğrafını çekecek. Bu fotoğraf da tarihe
tanıklık edecek. Mermi şurada… Hadi Seyit Onbaşı. Arkadaşın da sana yardım etsin.
KOCA SEYİT- Başüstüne komutanım.(Koca Seyit Niğdeli Ali’nin de yardımıyla
mermiyi sırtlanır. Ayağa kalkmaya çalışır başaramaz. Bir daha dener, beceremez. Ali
yardım eder, ayağa kalkması için. Seyit yine yapamaz. Uğraşır. Ter içinde kalır, soluk
soluğa çabalar.) Kaldıramıyorum Paşam. Bağışlayın. O gün savaşın öfkesi hırsı içinde
yaptım besbelli.
CEVAT PAŞA – {Bir süre gülerek bakar.) Üzülme Seyit Onbaşı. O merminin aynını
tahtadan yaptırıp resmini öyle çekeriz.
ANLATICI – İşte böyle arkadaşlar. Ders kitaplarında da gördüğünüz resim Seyit
Onbaşı’nın gerçek mermiye benzeyen tahtayı kaldırırken çekilmiş fotoğrafıdır. Sahici
mermi değildir. Zaferden sonra Seyit Onbaşı yine yoksul bir köylü olarak yaşadı.
Odunculuk yaptı. 1939 yılının aralık ayında soğukta çalışıp terleyen sonra da üşüten
Seyit Onbaşı zatürreden öldü. Öldüğünde elli yaşındaydı. Ölümünden yirmi sekiz yıl
sonra 1967’de Seyit Onbaşı’nın doğduğu Havran ilçesine Koca Seyit İlkokulu açıldı.
Törende Kurtuluş Savaşı kahramanlarından biri olan Seyit Onbaşı saygıyla sevgiyle
anıldı. İşte bugün biz de onu andık. Yurdumuzun kurtarılmasında kahramanlıklar