POWERBOATS&YACHTS MAGAZINE | Page 146

FITNESS Sık ve ara öğünler sanıldığı kadar masum değil mi? Yrd.Doç.Dr Deniz J. Kaya • Yön.Kurulu Başk /Master koç/Danışman/ • [email protected] Bu yazımda sizlere vücudumuzdaki depo yağların erime ve birikme mekanizmasından sorumlu olan hormonlardan bahsetmek istiyorum. Kilo almak hepimizin bildiği gibi vücudumuzda fazladan yağların birikmesi yani depo edilmesi demektir. Tam tersi olan kilo vermek ise vücudumuzdaki yağların yakılması yani erimesi anlamına gelir. Bu denklemi hepimiz biliyoruz. Ancak bu denklem içerisinde üç tane hormon var ki, bu hormonlar bu mekanizmanın anahtarları. Bu üç hormon hakkında ne kadar çok şey bilirsek sağlıklı beslenme hakkındaki farkındalığımız o derece artacaktır. Şimdi sizlere sırasıyla bu üç hormonu tanıtmak istiyorum; insülin, glukagon ve leptin. Ancak önce karbonhidratların sindirimi hakkında birkaç temel bilgiyi hatırlayalım. Ana besin gruplarından biri olan 144 POWERBOATS&YACHTS DERGİ NISAN MAYIS .indd 144 karbonhidratlar vücudumuzun ihtiyaç duyduğu enerjinin kaynağıdır. Ekmek, makarna, pilav, kekler, kurabiyeler, patates, pişmiş havuç gibi nişastalı sebzeler ve baklagiller karbonhidrat grubunda yer alırlar. Karbonhidratları bir sürü şeker molekülünün bir araya gelmesi ile oluşmuş kocaman şeker zincirleri olarak düşünebiliriz. Bu şeker zincirleri sindirim kanalına yani ağzımıza girdikleri andan itibaren parçalanmaya başlarlar. Ağızda tükürük sonra midemizdeki ve bağırsaklarımızdaki hormonlar ve asitler sayesinde bu zincirler parçalanır ve nihayetinde tek halkaya kadar düşerler yani en küçük yapılarına kadar. Hücrelerimiz o kadar küçüktür ki, sindirim sistemimiz enzimleriyle karbonhidratları en küçük yapıtaşları olan şekere yani glukoza kadar parçalamak zorundadır. Tüm bu sindirim / parçalanma işlemleri ile glukoz kanımızda belli bir seviyeye ulaşır ve nihayetinde glukozlar hücre içine alınmaya hazırdır artık hücrelerimizi doyurmaya başlayabiliriz. Ancak glukozlar hücrelerin içine öyle kendi başlarına giremezler, hücrelerin kapısını açacak bir anahtara ihtiyaç vardır. İnsan vücudu muhteşem bir mekanizmadır ve her hücrenin, her hormonun ve her molekülün bir görevi vardır. İnsülin’in görevi ise kandaki glukozun hücre içine alınmasını sağlamaktır. Kan glukozu belli bir seviyeye ulaşır ulaşmaz hemen pankreasımızdan insülin salınır ve insülin tıpkı bir anahtar gibi hücrenin glukoz için olan kapılarını açar1. Eğer kanda insülin yoksa, şeker yani glukoz hücreler içine alınamaz. Hücreler aç kalır ve sistem çöker. İnsülin ortalama 2-2,5 saat boyunca kandaki glukoz bitinceye kadar hücrelerimize taşır. Ancak tüm hücrelerimiz NİSAN - MAYIS 2014 2.04.2014 08:38