Perspective Perspective 35 | Page 65

Soru & Cevap: S: Seçme şansınız olsa hangi ka- rakteri canlandırmak isterdiniz? C: Addams Ailesi’ndeki Morticia, Moulin Rouge’daki Satine ve Mar- tı’daki Nina. S: Tiyatroya uyarlamak istediğiniz bir kitap var mıdır? C: Çok var, hatta bir tanesi filme çevrildi ve Oscar aldı, adı “Oda”. O kitabı okuduğumda “Kesinlik- le oyuna çevrilmeli” demiştim. Trevanian’ın “Katya’nın Yazı” isim- li kitabının da oyun olmasını çok isterdim. S: En sevdiğiniz Türk oyun yazarı kim? C: Haldun Taner. S: Shakespeare mi, Molière mi? C: Shakespeare, her zaman. S: Beckett mı, Brecht mi? göreceksiniz ki bir oyunu üç kast oy- nuyor; haftanın yedi günü perde açık, yazın oyunlar devam ediyor; bunu bir insan tek başına yapamaz. Bir Broad- way oyuncusunun herhangi bir oyu- nu kapandıktan sonra uzun bir süre çalışmasına gerek de kalmaz çünkü o oyundan kazandığı parayla hayatını rahatça sürdürebilir. Ancak biz burada tiyatro oynayarak hayatımızı döndü- remeyiz, tiyatronun yanı sıra bir sürü iş yapmak zorundayız. İkinci önemli noktayı sorgularsak yine en başta söy- lediğime dönüyoruz, cevap prodüksi- yonun yetersizliği oluyor. Amerika’da bazı müzikaller var bir bakıyorsunuz karakterler üstünüze uçuyor ve siz seyirci olarak “Bu illüzyonun ötesi yok” diye düşünüyorsunuz. Prodüksi- yonlara ve sahnelere para yatırıldıkça Broadway gibi bir sektör oluşturmaya daha da yaklaşacağımızı düşünüyo- rum. Tabi bunun gerçekleşmesi için bazı zengin amcalarımızın sanata des- tek olması lazım. (gülüyor) P: Bu aralar sahnelenen ve Bekir Aksoy’un yazdığı “Çocuk İstiyorum” isimli oyunda ekip olarak olağanüs- tü performanslar sergiliyorsunuz, bir oyunda çalışırken oyunun Türk yazarın elinden çıkmış olması size gurur veriyor mu? Ç.D: Tabi ki, özellikle Bekir’in yazmış olması çok gurur veriyor. Oyunda yer alan Kemal Başar konservatuarda benim bir üst dönemimde okuyordu, oyunu sahneye koyan Turgay Kantürk benim sınıf arkadaşımdı. Okul arkadaşı olup aynı projede çalışmak da bizi okul yılla- rımıza geri götürdü, Bekir ile sıkı bir ar- kadaşlığımız olduğu için de metni onun yazması bizim için daha bir heyecan ve- rici oldu. P: “Çocuk İstiyorum” seyirciyi kahka- haya boğan ama aynı zamanda da ver- diği mesajlarla izleyeni düşündüren bir oyun. Sizce tiyatro yalnızca eğlendirmeli midir yoksa eğlendirirken aynı zamanda farkındalık yaratmak tiyatronun amaçla- rından birisi mi olmalıdır? Ç.D: Benim kişisel tercihim tiyatronun aynı zamanda bir farkındalık yaratması- dır. Bazen bütün dünyanın dertlerinden kopup sadece gülmek bile bir farkında- lıktır, insana hayatta güzel şeyler oldu- ğunu hatırlatır. C: Shakespeare. (gülüyor) Brecht. S: Oyunculukta önemli olan saf yetenek mi, yoksa eğitim mi? C: O kadar iç içe ki. Hatta eğitim ve disiplin bazen insanı büyük ye- teneklerden bile daha üste çıkara- biliyor. S: Hayatınızı bir oyuna benzetir- seniz türü ne olurdu? C: Romantik komedi. S: İyi bir oyunu bir çocuğa ben- zetirsek onu doğuran yetiştiren ve hayata hazırlayan üç öğe de yönet- men oyuncu ve teknik ekip olsun, hangisi olmazsa çocuk yetişemez? C: Ben size dördüncü seçeneği söyleyeyim: Yazar. (gülüyor) Diğer- lerini ele alırsak da şunu söyleye- bilirim ki hepsi bir birine bağlıdır, biri kaçarsa diğerleri de biter. P 61