Perspective Perpective Sayi 33 | Página 29

27 Çıkış noktamız herkesin oyuncu olup sahneye çıkmak istemesi ve herkesin sosyal medya mecraları aracılığıyla ünlü olmak istemesiydi. Böyle bir çağa sürük- lendiğimizi fark ettik. Andy Warhol’un “Bir gün herkes on beş dakikalığına meşhur olacak.” sözünü bilirsiniz. Ben de bir makalede “Herkes bir gün ano- nim olmak isteyecek.” sözünü okumuş- tum. Bence sosyal medyada da yakın za- man da böyle bir akım başladı. İnsanlar, bazı şeylerin paylaşıldığı zaman hiçbir mahremiyetin kalmadığını fark etmeye başladı. Bence bu, hayatın içindeki tatlı gizemi öldürüyor. Biz de sokaktaki insanlardan, her gün karşılaştığımız insanlardan bu konuyu ele aldık. Oyunun konusu da ünlü ol- mak istediğini zanneden ve buna yön- lendirilen bir karakter etrafında evri liyor. Karakterin asıl derdi şarkı söylemek. Biz de bu konuyla ilgili müzikli bir güldürü yazdık. Bence oyun çok da güzel yerlere geldi. Birçok ödül aldık. Bizim ilk oyu- numuz için aldığımız güzel tepkiler çok teşvik ediciydi. Bu yüzden çıtayı biraz yükselttiğimizi düşünüyorum. İkinci oyunu yazmak biraz zor olacak. P: Hem yönetmen hem yazar olmanın avantajları kadar dezavantajları da var mı? M.F.Ş: Elbette. Prova sürecinde epey zorlandığımı hatırlıyorum. Abim, Mert Baykal bir yönetmen olarak bana prova- larda çok yardım etti. Babam ve annem de yorumlarıyla çok destek oldu. Bazen bize sert ve yapıcı eleştirileri de oldu. Annem özellikle diksiyon konusunda bize öneriler verdi. Bütün bunlar bir ara- ya gelince, her türlü yorumdan beslenen güçlü bir oyun ortaya çıktı. Aslında, ti- yatroda bir kişinin yazdığı oyunu yönet-