mek istemesi çok olası bir durum. Oyu-
nu yazanlar, kendi vizyonlarını sahneye
taşımak istiyorlar veya kafa dengi yönet-
men arkadaşlarıyla çalışıyorlar. Birbirini
anlayan ekipler oluşturuyorlar. Bir son-
raki oyunumda farklı bir yönetmen ile
çalışmak isterim. Daha profesyonel bir
gözün dışarıdan bakması oyun için daha
faydalı olacaktır. Hem yazıp hem yönet-
me işi çok tecrübe gerektiriyor. Ben ken-
dimi henüz o noktada görmüyorum.
P: ‘’Pera’daki Hayalet’’ için müzikal di-
yebilir miyiz?
M.F.Ş: Pera’daki Hayalet için tam mü-
zikal demek müzikallere haksızlık olur
diye düşünüyorum. Bizim oyunumuz
için ‘’müzikli oyun’’un bir kademe üstü
demek daha doğru olur çünkü şarkıları
on bir sahne içinde eşit bir şekilde da-
ğıttık. Oyunu izlerseniz daha iyi anla-
yacaksınız. Oyunun konusu da müzikle
alakalı olduğu için her an şarkı söyleni-
yor.
P: Oyunun müzik ayağının yaratım
süreci nasıl gelişti?
28
M.F.Ş: Çok yakın olduğumuz müzisyen
arkadaşlarımızdan destek aldık. Ben ha-
yatımda şarkı besteleyebileceğimi zan-
netmiyordum. Öyle bir havaya girdik
ki bu süreçte, oyundaki şarkılarının bir
çoğunun bestesini Murat Güneş yaptı.
Murat, “Bu oyun için bazen alay ettiğiniz
pop şarkılarını tiyatroya uyarlayarak bes-
teler yapacağım.’’ dedi. Örneğin oyunda-
ki “Nağmenin Şarkısı” bildiğiniz hit pop
şarkılarına benziyor. O anlamda hepsi
Çıkış noktamız,
herkesin oyuncu
olup sahneye
çıkmak istemesi
ve herkesin
sosyal medya
mecraları
aracılığıyla
ünlü olmak
istemesiydi.
Murat’ın başarısı. Anlayacağınız, bizi de
bu süreçte çok destekledi. Aynı şekilde
müzik direktörümüz Cem Öget ile de çok
iyi bir takım olduk. Oyunu ben yazmış
olsam da gerek oyuncular, gerek Derya
hep fikirleriyle oyuna yenilikler kattılar.
Sürekli düşünüp üreten bir takıma sahip-
tim. Onlar olmasa böyle kapsamlı bir iş
çıkartamazdım kendi kendime.
P: Oyunun kadrosunu nasıl oluştur-
dunuz?
M.F.Ş: Pera’daki Hayalet, Ortaoyuncular
bünyesinde benim ilk oyunum olmasının
yanı sıra babamın olmadığı, kadronun
sadece gençlerden oluştuğu ilk oyun. Bu
yüzden oyunu oluştururken öncelikle
tanıdığım oyuncularla çalışmak istedim.
Birçoğuyla önceden beraber çalışmışlığım
vardı. Bir yerlerde izleyip beğendiğim
oyuncu arkadaşlarım da vardı. Benim
için en önemli kriter oyuncuların en az
benim kadar heyecanlı olmasıydı.
P: Seyirci kitleniz hakkında neler
söyleyebilirsiniz? Ortaoyuncular’ın
normal seyirci kitlesinden (Ferhan
Şensoy’un tek kişilik oyunlarından)
farklı bir seyirci kitlesiyle mi karşı
karşıyayız?
M.F.Ş: Tam değişti diyemeyiz çünkü
Ortaoyuncular’ın seyirci kitlesi de bizi
bu oyunda yalnız bırakmadı. Birço-
ğundan güzel ve yapıcı eleştiriler aldık.
Onlara kulak verdik. Bence en önemli-
si bizim jenerasyonumuzu bu oyunla
buraya çekebilmek oldu. İlk defa gelen
genç sayısı çok fazlaydı. Birçoğunun tek-
rar gelip izlemek istediğini duyunca çok
sevindik. Bu anlamda amacımıza ulaştık
diyebilirim. Her şeyin yanında bu me-
kan önemli bir tarihe ev sahipliği yapmış
bir tiyatro. Sırf müze olarak bile gezil-
mesi gerektiğine inanıyorum. Bu tarz ti-
yatrolar çok az kaldı İstanbul’da.
P: Sizce bir oyunu iyi kılan kriterler
nelerdir?
M.F.Ş: Baktığımızda Türkiye’de bir oyu-
nun seyirci sayısı o oyunu iyi veya kötü
yapmaz. Bazen çok iyi bir oyun yeteri
kadar duyulamasa da veya çok uzak bir
yerde oynanıyor olsa da bir şekilde seyir-
cisine ulaşabiliyor. Benim izleyici olarak