27
Çıkış noktamız herkesin oyuncu olup
sahneye çıkmak istemesi ve herkesin
sosyal medya mecraları aracılığıyla ünlü
olmak istemesiydi. Böyle bir çağa sürük-
lendiğimizi fark ettik. Andy Warhol’un
“Bir gün herkes on beş dakikalığına
meşhur olacak.” sözünü bilirsiniz. Ben
de bir makalede “Herkes bir gün ano-
nim olmak isteyecek.” sözünü okumuş-
tum. Bence sosyal medyada da yakın za-
man da böyle bir akım başladı. İnsanlar,
bazı şeylerin paylaşıldığı zaman hiçbir
mahremiyetin kalmadığını fark etmeye
başladı. Bence bu, hayatın içindeki tatlı
gizemi öldürüyor.
Biz de sokaktaki insanlardan, her gün
karşılaştığımız insanlardan bu konuyu
ele aldık. Oyunun konusu da ünlü ol-
mak istediğini zanneden ve buna yön-
lendirilen bir karakter etrafında evri liyor.
Karakterin asıl derdi şarkı söylemek. Biz
de bu konuyla ilgili müzikli bir güldürü
yazdık. Bence oyun çok da güzel yerlere
geldi. Birçok ödül aldık. Bizim ilk oyu-
numuz için aldığımız güzel tepkiler çok
teşvik ediciydi. Bu yüzden çıtayı biraz
yükselttiğimizi düşünüyorum. İkinci
oyunu yazmak biraz zor olacak.
P: Hem yönetmen hem yazar olmanın
avantajları kadar dezavantajları da
var mı?
M.F.Ş: Elbette. Prova sürecinde epey
zorlandığımı hatırlıyorum. Abim, Mert
Baykal bir yönetmen olarak bana prova-
larda çok yardım etti. Babam ve annem
de yorumlarıyla çok destek oldu. Bazen
bize sert ve yapıcı eleştirileri de oldu.
Annem özellikle diksiyon konusunda
bize öneriler verdi. Bütün bunlar bir ara-
ya gelince, her türlü yorumdan beslenen
güçlü bir oyun ortaya çıktı. Aslında, ti-
yatroda bir kişinin yazdığı oyunu yönet-