Optimum May. 2019 | Page 55

Hiç kendimize soruyor muyuz “En son ne zaman bir insana yardım ettim?” veya “En son ne zaman bir arkadaşımı anlamaya, sıkıntılarına yardımcı olmaya çalıştım?” diye. Son zamanlarda hayatta değerli olan birçok şeyi gözden kaçırır bir şekilde yaşadığımızı düşünüyorum. Hedeflerimiz doğrultusunda girilen yollarda karşılaştığımız zorluklardan güçlenerek tecrübelenerek çıkan bizler, bunun yanında değerli birtakım şeyleri kaybetmek üzere yaşıyor olabilir miyiz? Empati, fedakârlık, birlikte başarmak, birlikte kazanmak, diğerkâmlık gibi. Mesela, ilkokuldan itibaren sınıfta kaçıncı olduğumuz veya aldığımız belgeler soruldu. Ardından başarı; aldığımız notlar ve belgelerle tanımlanmaya başlandı. Biz bu tanıma göre başardıkça, birinci oldukça hayatta her şeyin yolunda olacağını düşündük. Çalıştık, rekabet ettik, sevindik, üzüldük ve bir şekilde geçti zaman. Geriye döndüğümüzde hangi notumuz veya belgemiz aklımızda kaldı, hatırlıyor musunuz? Peki, ikinci kısım olarak soruları şöyle sorsam: İlkokuldaki en güzel anılarınız? En iyi arkadaşlarınız? “Hoşlanmak” denen şeyi ilk keşfettiğiniz kişi kimdi? Hangisinin cevabında paylaşmak istediğiniz, o ana geri dönmek istediğiniz şeyler var? Hangisinin cevabı daha çok anlam ifade ediyor size? Eğer cevabınız ikinci kısım ise yukarıda bahsettiğim duygudaşlık, fedakârlık vb. kavramları bir düşünün. Değer verdiğimiz, unutamadığımız anılarla ne kadar da bağlantılı, değil mi? Eğer buraya kadar aynı fikirdeysek bence geriye baktığımızda farkettiğimiz tecrübeyi -yukarıda geçen kavramların değerli hatıralar oluşturduğu- hayat tarzımıza yansıtmalıyız. Ekran başında harcadığımız zaman yerine insanlarla selamlaşmak veya arkadaşlarla bir kahve bahanesiyle kaliteli zaman geçirmek, pozitif kalıp bunu yaymak, sıkıntısı olan birini anlamaya yardımcı olmaya çalışmak gibi şeyleri hayatımızda uygulamaya çalışmalıyız ki ileride hatırlanacak güzel anılar biriktirelim. Abdullah Tümsavaş Yolda Düsürmüs Olabileceklerimiz Üzerine Belki de hayattan alan değil de hayata bir şeyler katabilen olma durumu burada başlıyordur. Aşağı sorunların temeli üstüne düşünmemizi sağlayabilecek iki metin bırakıyorum: “Herkes hayattan bir şey almak ister; ama ona bir şey vermek istemez. Çoğu kimse hayata menfaatçi, yağmacı, sömürgeci ve asalak olarak atılır, hayatın anlamını bu asalaklıkta arar. Böyle hayat anlayışı uzun yıllar boyunca çocuklara aşılanır. Kimler aşılar? Anne ve babalar.” -Grigory Petrov “…Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu…” -Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens Optimum Okuyucularına %15 İndirim