Hiç kendimize soruyor muyuz “En son
ne zaman bir insana yardım ettim?” veya
“En son ne zaman bir arkadaşımı anlamaya,
sıkıntılarına yardımcı olmaya çalıştım?” diye.
Son zamanlarda hayatta değerli olan
birçok şeyi gözden kaçırır bir şekilde
yaşadığımızı düşünüyorum. Hedeflerimiz
doğrultusunda girilen yollarda karşılaştığımız
zorluklardan güçlenerek tecrübelenerek çıkan
bizler, bunun yanında değerli birtakım şeyleri
kaybetmek üzere yaşıyor olabilir miyiz?
Empati, fedakârlık, birlikte başarmak,
birlikte kazanmak, diğerkâmlık gibi.
Mesela, ilkokuldan itibaren sınıfta kaçıncı
olduğumuz veya aldığımız belgeler soruldu.
Ardından başarı; aldığımız notlar ve
belgelerle tanımlanmaya başlandı. Biz bu
tanıma göre başardıkça, birinci oldukça
hayatta her şeyin yolunda olacağını
düşündük. Çalıştık, rekabet ettik, sevindik,
üzüldük ve bir şekilde geçti zaman.
Geriye döndüğümüzde hangi notumuz
veya belgemiz aklımızda kaldı, hatırlıyor
musunuz?
Peki, ikinci kısım olarak soruları şöyle
sorsam: İlkokuldaki en güzel anılarınız? En iyi
arkadaşlarınız? “Hoşlanmak” denen şeyi ilk
keşfettiğiniz kişi kimdi?
Hangisinin cevabında paylaşmak
istediğiniz, o ana geri dönmek istediğiniz
şeyler var? Hangisinin cevabı daha çok
anlam ifade ediyor size? Eğer cevabınız
ikinci kısım ise yukarıda bahsettiğim
duygudaşlık, fedakârlık vb. kavramları bir
düşünün. Değer verdiğimiz, unutamadığımız
anılarla ne kadar da bağlantılı, değil mi?
Eğer buraya kadar aynı fikirdeysek bence
geriye baktığımızda farkettiğimiz tecrübeyi
-yukarıda geçen kavramların değerli hatıralar
oluşturduğu- hayat tarzımıza yansıtmalıyız.
Ekran başında harcadığımız zaman yerine
insanlarla selamlaşmak veya arkadaşlarla bir
kahve bahanesiyle kaliteli zaman geçirmek,
pozitif kalıp bunu yaymak, sıkıntısı olan birini
anlamaya yardımcı olmaya çalışmak gibi
şeyleri hayatımızda uygulamaya çalışmalıyız
ki ileride hatırlanacak güzel anılar biriktirelim.
Abdullah Tümsavaş
Yolda Düsürmüs
Olabileceklerimiz Üzerine
Belki de hayattan alan değil de hayata
bir şeyler katabilen olma durumu burada
başlıyordur.
Aşağı sorunların temeli üstüne
düşünmemizi sağlayabilecek iki metin
bırakıyorum:
“Herkes hayattan bir şey almak ister;
ama ona bir şey vermek istemez. Çoğu
kimse hayata menfaatçi, yağmacı,
sömürgeci ve asalak olarak atılır, hayatın
anlamını bu asalaklıkta arar. Böyle hayat
anlayışı uzun yıllar boyunca çocuklara
aşılanır. Kimler aşılar? Anne ve babalar.”
-Grigory Petrov
“…Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara
yeni bir dostunuzdan söz açtınız
mı, hiçbir zaman size önemli şeyler
sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl?
Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?”
diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç
kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para
kazanır?” diye sorarlar ancak o zaman
tanıdıklarını sanırlar onu…”
-Antoine de Saint-Exupéry, Küçük Prens
Optimum Okuyucularına %15 İndirim