Optimum May. 2019 | Page 54

Bir Varmış Bir Yokmuş Kocaman bir şehir, bu şehirde yaşayan on beş milyon insan ve siz bunu okuyan kişi; eğer kafanızı bir kez olsun kaldırıp baktıysanız sokaktaki insanların yüzüne, neden bahsettiğimi çok iyi anlayacağınıza eminim. Hazırsanız söylüyorum: Herkes mutsuz. Gözlerimiz bitkin, yüzlerimiz soluk. Sanki renkler valizlerini toplamış ve çekip gitmiş hayatımızdan. Ne umudun toz pembesi kalmış, ne özgürlüğün mavisi ne de huzurun yeşili. Sadece zift karası. Evet, sadece siyah kalmış geriye. Mutsuzluk pençesine almış ruhlarımızı daha biz yolun başındayken ama biliyor musunuz, suçlu olan biz değiliz. Suç yaşadığımız hayatların da değil. Burada tek bir suçlu var ve o da masallar. Dalga geçmiyorum suç kesinlikle onların! Uyumadan önce duyduğumuz o yalan sözlerin ve sonrasında düşlerimizi süsleyen beyaz atlı prenslerin, mutlu sonların, hatta iyi kalpli prenseslerin. Çünkü bizler bu masallar yüzünden inandık mutlu sonların emek göstermesek de bizi bulacağına. Sonuçta kötü kalpli kraliçe amacına ulaşmak için gece gündüz çabalıyor ama mutlu son hiçbir şey yapmadan prensinin onu kurtarmasını bekleyen iyi kalpli prensesçiğimize armağan ediliyordu. Belki de bu yüzden kötü kalpli kraliçeye daha çok saygı duydum ben hep. Önemli olan amacının iyi veya kötü olması değildi, onun için verdiği emekti. Mutlu sonlara inanır mısınız? Eğer evetse cevabınız oturduğunuz yerden kalkın ve onu aramaya başlayın. Çabalamanız mı gerekiyor? Çabalayın ama sızlanmayın, pes etmeyin. Mutsuzsanız eğer, unutmayın mutsuzluğun pençesinden kendinizi yine siz kurtaracaksınız. İyi kalpli prenses, yakışıklı prens veya kraliçeden biri değil, bunların hepsi olacaksınız çünkü siz masaldaki tek bir karakter değilsiniz. Siz masalın kendisisiniz. Bazen içinizdeki kötü kalpli kraliçe kendini gösterebilir. Kendi karanlığınızda boğulabilirsiniz. İşte o zaman yapmanız gereken tek şey içinizdeki prensin veya artık güçlü olan prensesin varlığını hissetmek. Hepsi bu! Belki bu şekilde geri kazanabiliriz hepimiz kaybettiğimiz renkleri; gökyüzünün mavisini, ormanların yeşilini. Bu arada gökyüzü demişken bakın, gökten üç elma düşüyor. Üçü de sizin başınıza! E ne diyelim? Hem afiyet hem de geçmiş olsun. Nehir Sarıtaş 54