alkışlarlar onu. Gerçek bir sanatçı
olmak için ilk adımını atmış, başarmış
ve sahneye çıkan ilk Müslüman Türk
kadın olmuştur. Artık o Afife Jale olarak
tanınacaktır.
Bu kırılma noktası, aynı zamanda Afife
için kaçmalı ve kovalamalı bir sürecin
başlangıcıdır. Ertesi hafta şehir tiyatrosu ilk
kez polis tarafından basıldığında “Tatlı Sır”
oyununu oynuyordur. Polisleri erkenden fark
eden Ermeni bir oyuncu olan Kınar Hanım,
onu bahçeye kaçırarak kurtarır. Baskınlar
devam eder.
Bir kez daha tiyatro basıldığında “Odalık”
oyununu sahneliyordur. Bu kez de makine
odasına kaçırılarak kurtarılır Afife ancak
bu işin peşi bırakılmaz ve Dahiliye Nezareti
devreye girer. İlk baskınlardan kurtulsa da
son baskında yakalanır. Babası da bu süreçte
kızının kendini düşürdüğü durumdan ötürü
Afife’yi evlatlıktan reddeder. Dönemin
kültürel şartına göre babası da diğer herkes
gibi davranmıştır.
Zor günler geçirmeye başlayan Afife bu
üzüntülü günlerinde baş ağrılarıyla tanışır.
27 Şubat 1921’de, Dâhiliye Nezaretinin
bir buyruğu ile Afife’nin ücretli görevine
son verildi. Ne parası ne de kalacak yeri
vardır artık ama o hala tiyatroyu düşlüyordur.
Sanki tiyatro onun hayatı, ona gelen tek iyi
şeydir.
20
Yaşadığı sıkıntılar onu çıkmaza soktukça
baş ağrısı da giderek artar. Doktoru morfinle
tedaviye başlanmasını uygun görür ve
Afife tedaviye başlar. Ne yazık ki bir süre
sonra morfin onu ele geçirir; Afife, artık bir
bağımlıdır.
Birkaç yıl sonra Burhanettin Tepsi
Kumpanyası ile Anadolu’da sahneye çıkar.
Ardından Fikret Şadi’nin Milli Sahnesiyle
birçok şehirde temsiller verir.
Ancak hala özgür değildir. Ta ki 1923’te
cumhuriyet ilan edilene kadar. Yasak
ortadan kalmıştır ve artık özgürdür Afife.
Çekinmeden, korkmadan hep tiyatro
yapabilir.
Bir yandan morfin bağımlılığı da devam
eder. Afife’nin sağlığı giderek bozulur ve
bu durum, onu en sevdiği şeyden uzaklara
itmeye yeter. Artık bu azimli ve başarılı hikâye
solmaya başlar. Afife, Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları Hastanesi’nde tedaviye alınır.
24 Temmuz 1941 tarihinde hastanenin
Morfinmanlar Bölümü’nde, henüz 39
yaşındayken hayata gözlerini yumar. Yalnız
ve kimsesizdir. Eşi besteci ve şarkıcı Selahattin
Pınar, Afife’nin ardından iyice çöker ve
bestelerinde daha da bir hüzün, hicrin yer
bulur.
Hayalleri ve tutkuları uğrunda dönemin
şartları ne olursa olsun yılmayan Afife Jale,
ilk Türk kadın tiyatrocu olarak ismini tarihe
acıklı bir sonla yazdırır ve değeri yıllar sonra
90’larda bilinmeye başlayana kadar saklı kalır.
Uğur Can Genç