Optimum Dec. 2017 | Page 21

olan Alamut’ta fedailik eğitimini başarıyla tamamlamak hiç de kolay değil. Tüm eğitimlerden başarıyla geçen fedailer herhangi bir saygısızlık ve itaatsizlik yaparlarsa da eğitimleri sona eriyor. Fedai okulundan atılanlar ise yaptıkları suçun büyüklüğüne göre piyade olarak İsmaili Asker olmaya devam ediyor yahut işkencelerle dolu bir ölümü tadıyor. Oldukça çetin geçen talimler sırasında zaman zaman bazı fedailerin ölmesi de mümkün. Eğitimini tamamlamış bir fedaide aranan özellikler maddi manevi açıdan kusursuz olması, peygamberi Seyduna’ya (Hasan Sabbah) iliklerine kadar imanlı olması bekleniyor.Alamut Kalesi’nin yakınında bir kayık ile birkaç saatte geçilecek mesafede Kur’an’da yazdığı şekilde cennet bahçeleri inşa eden Sabbah, planının son aşaması olan ve fedailerinin ona olan imanını katmerleyecek olan “Allah cennetin anahtarını Seyduna’ya verdi.” öğretisini herkese kanıtlıyor. Savaşta üstün başarılar sergileyen birkaç fedaiye onları cennete yollayacağını söylüyor ve cennetin anahtarı olarak “haşhaş” veriyor. Sonrasında uykuya dalan Fedailer “uykuya dalıyorlar kayıklarla cennet bahçelerine Alperen Meydan götürülüyorlar. Uyandıklarında kendilerini etraflarında birbirinden güzel hurilerle dolu bir köşkte buluyorlar. Fedailik okuluna gelmenin ilk şartlarından biri bir kadına el sürmemiş olmak olduğu için, bulundukları durum onları kolayca etkisi altına alıyor ve bütün bir geceyi cennette geçirdiklerine tamamıyla iman etmiş oluyorlar. Gündüz olduğunda ilk uyudukları yerde uyanan fedailerin Seyduna’nın, cennetin anahtarına sahip olduğuna dair en ufak bir şüphe kalmıyor. Zaten Sabbah’ın planını da burada devreye giriyor. Böylelikle insanoğlunun en büyük zafiyeti olan ölüm korkusunu ortadan kaldıran Sabbah’ın Fedaileri hayattayken cennete gittikleri için öldükten sonra cennete gideceklerine iman ediyorlar. Ölümün peşinden koşan, her yerde Azrail’i arayan birer canavara dönüşüyorlar. Fedailerin asıl varoluş amaçları savaş sırasında kullanılmak değil. Sabbah’ın amacı “Haşhaşi”ler yani Suikastçileri ile (İngilizce’deki “Assassin” kelimesi) direkt olarak krallara, sultanlara, yönelik suikastlar düzenleyerek ülkelerde kaos olmasına ve kendi can güvenliği bile olmayan kraliyet ailelerinin çok daha kolay ve Alamut’un lehine şartlarda anlaşmalar imzalamasına sebep oluyor. Sabbah çok farklı bir yol izleyerek sahip olduklarını çocuklarına değil yol arkadaşlarına miras bırakıyor. Bu görev paylaşımını hayattayken yaparak kurduğu sistemin kendisi olmadan nasıl izleyeceğini görmüş oluyor. Teknik eğitim, strateji, insan psikolojisi gibi alanlarda çağının çok ilerisinde olan Sabbah’ın Ortadağu ve Türk tarihine bıraktığı izin silinecek cinsten olmadığı kesindir. 21