Hepimizin önünde bir yol, kariyer yolu
vardır. Yaşadığımız şehir, okuduğumuz
okullar, ilgi alanlarımız bize bir yol çizer ve
modern dünyanın getirdiği mesleklerden
birisini seçip yolumuzu çizeriz. Ama
bazılarının yolu farklı bir şekilde biçimleniyor.
Tarihteki ilk terörist grup olduğu düşünülen
“Haşhaşiler” ya da “Fedailer” in lideri Hasan
Sabbah’ın yolu bizim bildiğimiz yollardan çok
farklı.
11. yüzyılın ortalarında On İki İmam
Şiiliği’nin kalbi olan Kumm’da doğan, fakat
yakın çevresinde radikal İsmaililer olmayan
Sabbah kendi deyimiyle dünyanın yarısını at,
eşek, deve üzerinde bazen gemilerle geziyor.
İbn Sabbah 17-18 yaşlarına kadar varlığın
sebebinin ve hakikatin peşinden koşuyor.
Bu sırada İsmaili bir refikle karşılaşıyor.
Sabbah’ın hiç kimsenin cevaplayamadığı
sorularına onu tatmin edici cevaplar veren
bu zat Hasan Sabbah’ın hayatını değiştiriyor.
İnsanların algıladıklarının, gerçek olduğuna
inandıklarını fark etmesiyle bu değişken
durumun hakikat olamayacağı kanısına
varan Sabbah, planlarını kurgulamaya çok
erken yaşlarda başlıyor ve ileride insanların
algılarını yöneterek kendisine gönülden bağlı
hadımlardan, cariyelerden, fedailerden,
piyadelerden ve dailerden oluşan ve kimsenin
hayal dahi edemeyeceği bir organizasyonu,
20
o zamanın teknik bilgisiyle zapt etmesi
imkansız olan Alamut’ta kuruyor.
Bulunduğu dönemin en tahsilli ve bilgin
kişilerinden olan Hasan Sabbah, bazı
rivayetlere göre Ömer Hayyam ve Melikşah
ile sınıf arkadaşı, medresedeyken sözleştikleri
üzere vezir olmasıyla; Melikşah, Ömer
Hayyam ve Hasan Sabbah’ı Selçuklu Sarayı’na
sokuyor. Bir süre Nizamilmülk’e hizmet
eden Sabbah’ın saraydan sürülmesi, sultana
ondan daha yakın olmaya başlamasını fark
eden Melikşah’ın ona bir komplo kurmasıyla
gerçekleşiyor. Melikşah, idamını istese de
Ömer Hayyam’ın arabuluculuğuyla sürgün
edilmesi kararlaştırılıyor.
Alamut Kalesi’nin ve çevresindeki
piyadelerle dolu 30 kalenin hakimi olan
Sabbah’ın planlarının gerçekleştirmesini
sağlayan asıl gruplar, ailelerinden izinli
gelen İsmaili gençler ve Dünya’nın dört bir
yanından satın alınarak getirilen birbirinden
güzel cariye kızlar. Bu iki grup, birbirlerinden
habersiz biçimde eşzamanlı olarak eğitiliyor.
İsmaili mezhebinin esasları, edebiyat ve şiir
iki tarafta da öğretilirken, erkeklere; askeri
dersler, kızlara; dans, müzik, aşçılık, nakış
dersleri veriliyor. Buna karşın öğrencilerin
bulundukları yeri, neden burada olduklarını
sorgulamaları ise kesinlikle yasak. Bilinen
diğer birçok askeri okuldan farklı özellikleri