Dün geceden beri içemediğim
ilaçlarımı içtim, kokuşmuş
kıyafetlerimden kurtulup soyundum
ve iki kumaş parçası arasında buldum
kendimi. Sessizlik sinmişti apartmana.
Uyuyamadım. Süreyya, Nazım,
Lamia... Süreyya, Lamia ile birbirlerine
karşı besledikleri aşkı her gece bu
saatlerde anlatırdı. Duvarlardan
süzülen sesi ile dinlerdik hikâyelerini.
Şimdi ise duvarlar küskün. Gelmiyor
sesi ne Süreyya’nın ne Lamia’nın ne
de Nazım’ın.
Artık serzeniş edebileceğim bir
Süreyya’m, Lamia’m yok. Tek şey var.
Sessizlik var, bir de onların bitmeyen
aşkı…
Ben 13 yıldır emekliyim Memur Bey.
13 yıldır o apartmanda mahkûmum.
Bacaklarımdan ötürü inip çıkamam
da merdivenleri her gün. Üstelik sağ
bacağıma demirden yama yaptılar.
Gerisini sen düşün.
Epey yaş aldım. Fakat gözlerim ve
kulaklarım hiç yaşlanmadı. Ne olduysa
kulaklarım hep duydu. Ne yaşandıysa
gözlerim hep gördü. Komşuluk
budur zaten. Birbirimizin gözü, kulağı
oluruz.
Süreyya… Kimse ile komşuluk
etmezdi. Yabaniydi insanlara. Sadece
benle görüşürdü. Aman canım neden
olacak tabii ki su borularım yüzünden.
Sürekli patlayıp duruyorlar da…
Süreyya her gün - akşamüzeri - 6’ya
beş varken elinde bir demet papatya
ile eve gelirdi. Aksine hiç rastlamadım.
Lamia Hanım ise evliliğini yıllar boyu
aşkla yürütebilen tek kadındı. En
azından bizim apartmanda. Süreyya’yı
elinde papatya ile her görüşümde
kıskanırdım Lamia Hanımı. Hangi
kadın kıskanmaz ki. Benim
rahmetlinin bana aldığı tek çiçek gelin
çiçeğiydi. O da mecburiyetten…
Dün akşam papatyalar yoktu
Süreyya’nın elinde. Eski, kara bir
kutu vardı. Şaşırdım görünce tabii.
Pencereden Süreyya’ya seslenerek:
Papatyalara ne oldu, dedim. İlk defa
gözlerimin içine baktı. Papatyalar
solmuş, dedi. Papatyalar yıllar önce
solmuş…
Pencereden içeri girdim. Garipti
aslında olanlar. İçim kötü hislerle
dolmuştu. Ama Süreyya da garip bir
insandı. Aldırmadım o yüzden. Keşke
aldırsaydım. Engel olurdum belki
olanlara.
Kokl
Yıllardır 3 numaralı kapının
arkasındaki o gizemli hayatı merak
etmiştim. Şimdi o kapının önündeyim.
Merakım; bir tutam burukluğa, birkaç
gram hasrete, birazcık da kızgınlığa
dönüşerek bana aşkı hatırlattı, sahip
olduğum huysuz ruhuma ve kırışık
bedenime rağmen.
Süreyya her daim yatsıdan sonra
cümle âleme aşklarını anlatırdı. Bütün
apartman
51