dinlerdik onu. Köylerdeki
kahvehanelerde aşkını haykıran âşıklar
gibiydi. Apartman kahvehaneye o da
aşığa dönüşüverirdi. Bize de aşklarına
şahit olmak, Süreyya’yı dinlemek
düşerdi.
Lamia konuşamazdı. Sanırım yatalak
hasta idi. Hiç görmedim kendisini.
Süreyya kendi gözünden bile sakınırdı
onu. Evlerine giren de olmamıştır
şimdiye kadar. Bir kere bile görmedim
Lamia’yı. Süreyya’nın anlattığı
kadar bilirim. Ama bu durum Lamia
Hanımı kıskanmama engel olamadı.
Lamia’nın güzelliğini, zarafetini
görmeden kıskandım onu, yaşadığı
aşkını…
Süreyya Lamia’nın söylediklerini ya da
söylemek istediklerini kendi ağzıyla
dile getirirdi. Zaten biz de öyle şahit
olurduk onların aşklarına. Dün gece
son kez ilan etmişler aşklarını bize.
Fark edemedik. Keşke edebilseydik.
Süreyya’nın dün gece söylediği her
cümle aklımda. Uzun sürede aklımda
kalacak gibi…
Kokun… Kokun nefesim oldu benim.
Sevmekten korkan kim? Ben sevdamı
yaşayamamaktan korkuyorum.
Nasıl nefes almadan yaşar insan?
Kokunu içime çekmeden nasıl nefes
almış olurum ben. Nefes kokunun
kardeşidir, denir. Nefes olmadan
koku var olmaz. Koku almadan nefes
aldığın sanılmaz. İkisi var olunca
52
birbirlerinin kıymeti çıkar ortaya.
İkisi de var olur. Benim hayatım da
böyle işte. Kokunu içime çektiğimde,
kokun tenimde hayat bulduğunda
anlıyorum nefes aldığımı, yaşadığımı,
var olduğumu, senle bir olduğumu,
birlikte olduğumu. Sevda kokundur
bende, bana can veren nefesimdir.
Fakat koku aşkı anlatamaz Lamia.
Aşkı tarif edemez. Aşkın tarifi
dokunmaktan geçer Lamia.
Dokunmak kokuyu içine çekmekten
daha derindir. Kalbine dokunup
sevdamızı yoklamak, dudaklarına
dokunup sevdamızın ateşini
hissetmek, saçlarına dokunup bu
diyardan uzaklaşmak ama kopan
her saç telinden de uçuruma
yuvarlanmak… Ellerine dokunup
senin canandan öte can olduğunu
anlamak… Sevda bundan ibarettir
bende; ince beline dolanıp, sana
dokunup, sende kaybolmak…
Süreyya’nın ağzından en son
bunları duymuştuk. Ben de dâhil
bütün apartman onun söylediklerini
düşünerek uykuya dalardık. Dün
gece de böyleydi. Ta ki o silah sesleri
duyuluncaya kadar. Polisin gelmesi ile
sessizlik uğultuya dönüştü. Neler oldu
anlayamadık. Kendimden geçmişim
zaten, benim küçük kız dilaltı hapımı
verince açtım gözlerimi. Sonrası sizde
Memur Bey. Kime ne oldu bilmem.
Siz söylerseniz, olmayan aklımla türlü
düşüncelere dalmam.