Ocak 2019 ocak2019 | Page 79

İçlik Acısı Yusuf Muratoğulları Ve caddeye çıktım aceleyle, boş bir taksiye yetişemedim yani kendimi fark ettiremedim. Maalesef ıslık çalmayı bilmiyorum. Başka bir taksi geldi, şoförü ağır hareket eden yaşlı bir amca. Cumaya dokuz dakika kalmıştı. Yetişir miyiz Beşiktaş’a? dedim. Yetişemeyiz dedi. Bindim. Taksimetreyi alışılmış taksicilerin dışında biner binmez başlatmadı, yönünü Beşiktaş’a çevirdikten sonra biraz yavaşladı ve başlattı. 50 metre ötedeki yeşil yanan ışıklara doğru o usul usul aracı sürerken ben âdeta uzaktan yeşil yanan trafik ışığına gözlerimle yalvarıyordum, renk değiştirmemesi için. Ne taksici emmi gaza bastı ne de yeşil ışık merhamet etti. Kırmızıya yakalandık. Barbaros Bulvarından aşağı inerken, trafik vardı ve ezana son bir dakika kalmıştı. Yürüme mesafesi 3-4 dakika yol belki araçla 7-8 dakika sürecekti. İneyim mi burada yetişir miyim dedim yürürsem? Yetişirsin dedi taksici. Parayı verdim. 13 lira tuttu,15 lira verdim. Para üstünü beklemedim. Belki de beklemeliydim. Keşke bekleseydim. Kapıyı açtım. Ve on saniye sürecek olan şok anı başladı. Bir kurye motoru, kapıya hızla çarptı ve sağa, kaldırıma doğru devrildi. Şok sürem geçince bir emekçinin benim yüzümden hareketsiz bir şekilde motorun altında yattığını gördüm. Camiye koşarak gittim. Hava soğuktu. Cami ağzına kadar doluydu. Dış avluda yer buldum. Ama soğuktu. Üşüyordum. Kalabalığın arasında oturdum. Kimse beni bulamazdı, göremezdi. Hutbeyi dinlerken, bağdaş kurdum. Hala üşüyordum. O sırada pantolonumun paçasından kendisini gösteren içliğimi gördüm..