Ocak 2019 ocak2019 | Page 58

Yanımdan Geçip Giden Kimdi? Naif Karabatak Tanımadığım birisiyse ve ben sadece birine benzettiysem de bu defa başımı sallamam ayıp kaçacaktı. Sahi ben selam vermiş miydim bilmiyorum. Selam kaç türlü verilir ki; bazen elini başına götürüsün, ağzından tek kelime çıkmaz. Bazen hem elinle, hem dilinle selam verirsin. Bazen sadece dilinle selam verirsin. Bazen sadece başını sallar, bazen de gözünle selam verirsin. Tebessümle de selam verilir ama asla somurtmayla selam verilmez, ne o küfreder gibi… Selam, bir değer verdiğini bildirmektir, sevdiğini söylemektir, seni gördüğü için memnuniyetini belirtmektir. Senden ona bir zarar gelmeyeceğini taahhüt etmektir. Muhabbet göstermektir, karşılaşmaya içtenlik katmaktır, samimiyettir, sevgidir, saygıdır. Yahu bir selam ama ne kadar önemlidir, bu soğukta bu kadarını nasıl oldu da düşünebildim. Yanımdan geçip giden hanım kızın beresinin altından dökülen bir tutam saçı, onun kumral bir saça sahip olduğunu gösteriyordu. 30-35 yaşlarındaydı, pardösüsüne sarınması dışında dik yürüyordu. Başındaki beresiyle de, o da benim gibi kafayı üşütmemeyi başarmıştı. Yoksa üşüttüm mü ki bu kadar tahlil yapıyorum. Galata Köprüsünü geçip hemen sağa sapınca Ada Han’ın bulunduğu sokağa da girmiş oldum. Sıcak çayın özlemiyle kendimi hanın girişine kurulan çay ocağına attım. İçeri girer girmez yüzüme vuran sıcak hava dalgası, soğuk hava dalgasıyla selamlaşıp, gözlüğümde buğu haline dönüşüverdi. Ben bir anda hiçbir şey görmemeye başladım ama benim göründüğüm kesindi. Bunu da “Ooo Naif abim gelmiş” diyen Ömer’in sesinden anladım. Ömer ‘O’ harfini o kadar uzattı ki, şimdi bir serenata başlayacak sandım ama birkaç saniyede önüme sıcak çayı servis edince böyle bir niyetinin olmadığını da anlamış oldum.