Ocak 2019 ocak2019 | Page 57

Yanımdan Geçip Giden Kimdi? Naif Karabatak Hani Çinlilerle oturup suşi yemişliğim yoktu ama Bruce Lee’nin filmlerinden çok iyi bilirdim ki, hepsi çekik gözlüydü ve hepsi de birbirinin tıpkısının aynısıydı. Hatta gözlerinin çekikliğini, Chopsticks denen çift çubukla pirinç pilavı yemelerine borçlu olduklarını düşünürdüm. Değil mi ya, biz bir kaşıkta yediğimiz pirinç taneciklerini, onlar kaç çubuk darbesinden sonra midelerine götürüyorlar ve o güzelim gözleri kısıldıkça kısılıyor. O kadar kısıyorlar ki, Çinli mi oldukları, Japon mu olduklarını, hatta Koreli mi olduklarını bile zaman zaman karıştırıveriyoruz. Tabii ki sadece benim çocukluğumda Çinliler bir birine benzemezdi, tarih boyunca benzerdi ve bu benzerlikleri sürüp gidiyor. Demem o ki, “Bu Çinlileri bir birinden nasıl ayırıyorlar” sorgusunun aynısı bize de sorulmalı, “Bu beyazları bir birinden nasıl ayırıyorlar?” denmeli! İstisna hariç herkesin yüzü var, yüzünde iki göz, bir burun, bir ağız ve iki kulak var. Kaşlar, kirpikler, bıyık vb gibi özelliklere de baktığınızda, saçı veya sakalı da eklediğinizde her insan “bir birine benzer” olması gerekir ama değil. Çünkü her insanı, bir diğerinden ayıran özellik, güzellik veya çirkinlik değil, aklınızda bıraktığı izdir. Sizde bıraktığı etkidir, tepkidir. Sevgidir veya nefrettir ya da hiç umursamamadır. Bu soğukta bu kadar şeyi nasıl düşündüm bilmiyorum. Çünkü soğuk gittikçe iliklerime işlemeye başlamıştı. Kolay değildi taa Çemberlitaş’tan bu yana yürümüştüm. Yani insan tramvaya biner, otobüse atlar, Hazerfen Ahmet Çelebi gibi kanat takıp uçar ama bu soğukta yürünmez ki.. Ben yürürüm arkadaş, İBB’yi zengin etmek bana mı kalmış? Neyse ki çay ocağına çok az kalmıştı. Birazdan hem elim ısınacaktı, hem içim. Hatta muhtemelen çay ocağı sıcaktır vücudum da ısınacaktı. Ama aklım yanımdan geçen kadında kaldı. Eğer gerçekten tanıdık bir kadınsa durup hal hatır sormadığım için ayıp kaçacaktı.