Ocak 2019 ocak2019 | Page 35

Aynaya Gidelim Mi? Emrullah Atabey İstediğini yaptığım hâlde, bebeğin yeniden ağlayacağını bildiğim hâlde bıraktım. Ve saymaya başladım. “Beş,” diyememiştim huzursuz bir şekilde hareket etmeye ve mızmızlanmaya başlamadan önce. “Durmaz o öyle,” dedim. Doğruldu yerinden. Kanepede oturdu. Bebeğin sırtını göğsüne yasladı. Bir eli bebeğin koltuk altından geçmiş, göğsünü, diğeri ile bacaklarını destekliyordu. Sessizce duruyordu bebek şimdi. Bir süre ayakta kalıp, yeniden bebeğin bana sunulup sunulmayacağını anlamaya çalışıyordum. Sunulmadı. Eski yerime kuruldum ben de. Kız, bebeği seviyor. Diğer bebeği de seviyor. Bu bebeğin abisini. Acaba bu genel tutum mu? Bebekleri sever kız çocukları. Kendim de küçükken, akranım ve büyük kızlarda bu durumu gözlemlemiştim. Ama bunun altında ne var? Sahiden, bu onlara bir toplumsal öğreti ile mi geçiyor? Yoksa, aslında bebek sevmek onlarda fıtri mi? “Bebeği alsana. Yoruldum.” dedi ve bebeği bana uzattı. Ben, sıkıldığım için ona bebeği teklif ederken, onun içsel motivasyonundan yararlanmak istemiştim. Buydu nedeni teklif ederken, bebeği almak isteyip istemediğini sormamın. O ise, eylemini maskelemek için fiziksel zayıflığını kullanmayı seçiyordu. Benim, içsel motivasyonunu bildiğim çocuk, benim de onun fiziksel zayıflığını ya bildiğimi biliyor ya da kabul edilecek bir maske sunuyordu. Ya da ben çok hesapçıydım. Ki bu doğru da olamazdı. Çünkü, bir keresinde demiştim ki: O fırtınada yerlere kadar esneyen ama devrilmeyen ağaç gibi olmaktansa, çok güçlü fırtınada kökünden sökülen o ağaç olmayı tercih ederim.