Aynaya Gidelim Mi?
Emrullah Atabey
İstediğini yaptığım hâlde, bebeğin yeniden ağlayacağını bildiğim hâlde
bıraktım. Ve saymaya başladım. “Beş,” diyememiştim huzursuz bir
şekilde hareket etmeye ve mızmızlanmaya başlamadan önce.
“Durmaz o öyle,” dedim. Doğruldu yerinden. Kanepede oturdu.
Bebeğin sırtını göğsüne yasladı. Bir eli bebeğin koltuk altından geçmiş,
göğsünü, diğeri ile bacaklarını destekliyordu. Sessizce duruyordu
bebek şimdi. Bir süre ayakta kalıp, yeniden bebeğin bana sunulup
sunulmayacağını anlamaya çalışıyordum. Sunulmadı. Eski yerime
kuruldum ben de.
Kız, bebeği seviyor. Diğer bebeği de seviyor. Bu bebeğin abisini. Acaba
bu genel tutum mu? Bebekleri sever kız çocukları.
Kendim de küçükken, akranım ve büyük kızlarda bu durumu
gözlemlemiştim. Ama bunun altında ne var? Sahiden, bu onlara bir
toplumsal öğreti ile mi geçiyor? Yoksa, aslında bebek sevmek onlarda
fıtri mi? “Bebeği alsana. Yoruldum.” dedi ve bebeği bana uzattı. Ben,
sıkıldığım için ona bebeği teklif ederken, onun içsel motivasyonundan
yararlanmak istemiştim. Buydu nedeni teklif ederken, bebeği almak
isteyip istemediğini sormamın. O ise, eylemini maskelemek için
fiziksel zayıflığını kullanmayı seçiyordu. Benim, içsel motivasyonunu
bildiğim çocuk, benim de onun fiziksel zayıflığını ya bildiğimi biliyor ya
da kabul edilecek bir maske sunuyordu. Ya da ben çok hesapçıydım. Ki
bu doğru da olamazdı. Çünkü, bir keresinde demiştim ki: O fırtınada
yerlere kadar esneyen ama devrilmeyen ağaç gibi olmaktansa, çok
güçlü fırtınada kökünden sökülen o ağaç olmayı tercih ederim.