Ocak 2019 ocak2019 | Page 34

Aynaya Gidelim Mi? Emrullah Atabey Yoksa, aslında, bu sadece yetişkinlerce ya da en azından bir yetişkince kabul edilmiş olmak için verilen savaşın tezahürü müydü? Belki de kendinden eksik ya da fazla olmayan yetişkinlerin; yaşı sebebiyle kendisine ve davranışlarına gösterdikleri tepkilere davranışsal bir eleştiri ve içinde tepki görme kaygısı ile de olsa bir ayaklanma, bir isyandı. Fakat, onun bu davranışlarını kim analiz edecek, kim ona istediğini verecekti? Etrafında, doğrudan söylenilenler dışında, davranış ve söylem analizi yapıp, ders alacak, ona, onun gibi imgelerle yanıt verecek kaç kişi vardı? Ya da o imgeleri kavrayabilecek miydi? Yoksa, o da diğer yetişkinlerin onu anlamadığı gibi kendisine verileni anlayamayacak mıydı? “Yoruldun, demek…” dedim düşünceli bir şekilde. Sahiden, bu kadar kolay mıydı yorulmak? İki dakika bir bebeği kucağında tutup, nasıl yorulabiliyorsun ki?.. Olabilir, gerçi… Benim iyi kötü onu tartacak ve daha uzun süre taşıyabilecek kaslarım vardı. Ama neden “tartacak” kelimesini düşündüm ki? Bilinçaltımıza işlenen, tartılan şeyin bir eşya olduğu düşüncesiydi bana bunu düşündüren. Oysa, tartılan şeyler arasında düşünce olduğuna göre, insan neden olmasındı ki? Bebeği aldım. Kanepeye kuruldu yeniden. Televizyon izlemeye koyuldu. Bebek huzursuz bir şekilde hareket etmeye ve mızmızlanmaya başlayınca kucağımda; sırtını göğsüme yasladım ve ayağa kalktım. Mutfağa yürüdüm önce. Ardından evin diğer odalarına. Yeniden ilk çıktığım odaya(salona) döndüm. Çocuğa gittim. “Bebeği almak ister misin?” diye sordum. Yattığı yerden doğrulmadan, bebeği kucağına bırakmamı işaret etti.