Dedemizden Yadigâr; Hicaz Demir Yolu
Canan Karahan
Osmanlı devlet adamları ise Avrupalı devletlerin ve Osmanlı
Devleti'nin askeri ve ekonomik çıkarları arasında bir denge
sağlamaya çalışıyorlar, bundan dolayı devlet demir yolu imtiyazlarını
dağıtımında sıkıntılar çekiyor, Avrupalı şirketlerden birinin
diğerinden daha güçlü ve avantajlı kılmamaya özen gösteriyordu.
Özellikle Sultan ikinci Abdülhamit'in uyguladığı bu hassas denge
politikası Avrupa'da yeni bir güç olarak beliren Almanya'ya önemli
ekonomik avantajlar getirecekti. Sömürge ve pazar kapma yarışına
biraz geç başlayan Almanya Osmanlı'nın sahip olduğu yeraltı ve
yerüstü zenginliklerinden faydalanabilmek amacıyla 19. yüzyılın
sonlarına doğru bu ülkenin verimli topraklarına yönelmişti. Almanlar
yalnızca İktisadi ve Mali menfaatler peşindeyken diğer büyük
devletler Osmanlı’yı içten içe parçalama yarışına girmişlerdi.
Alman İmparatoru 2. Wilhelm’in, ikinci defa İstanbul’u ziyareti
Osmanlı- Alman siyasi ve ticari münasebetleri açısından bir dönüm
noktası olmuş 1888'de Anadolu demiryollarının inşa ve işletme
ihtiyacından sonra 1898'den bu tarihe kadar yabancı sermayeye
sunulan en büyük demir yolu yatırım olacak Bağdat demir yollarının
ihtiyacı yine Almanlara verilmişti. Bunun sonucunda Batı’da
İngilizleri de rahatsız ederek rekabet başlamış ve sonucu 1. Dünya
savaşını tetiklemiştir…
Bağdat demir yolundan sonra, 2. Abdülhamit’in hayali olan Hicaz
demir yolunun kararını 1900 yılında yayınlamıştır. Hicaz demir yolu,
Bağdat demir yolunu tamamlayacak bir konuma sahipti.