Ocak 2019 ocak2019 | Página 105

Emine Seçeroviç (Kaşlı) ile Söyleşi Hasna Para Bizlere Türkiye'ye muhacir olarak geldiğiniz günleri aktarır mısınız? Bosna Hersek’teki savaşın bitmesine birkaç ay kala annemle birlikte mülteci olarak Türkiye’ye gittim. Orada iki yıl kaldıktan sonra tekrar Saraybosna’ya geri döndük. Savaşta geçirdiğim dönemden içimde kalan korku, güven kaybı, insanlığa karşı hayal kırıklığıyla birlikte gittim. Dolayısıyla ilk dönem bunlar benim insanlara karşı olan yaklaşımımı etkiledi. Uzak duruyordum, içime kapanıktım, her gece kabusla uyanıyordum, Bosna’da kalan babamı düşünüyordum. Savaşın dışında başka bir hayat bilmediğim için baştan beri Bosna’yı özlüyordum, geri dönmek istiyordum. Ama zaman geçtikçe Türkiye’de insanların bana olan yaklaşımıyla ben de değişmeye başlamıştım. İlk başta bana mülteci olarak bakılmasından, yardıma muhtaç olmaktan rahatsızdım, Bosna’dan geldiğimi söylediğimde insanların ağlaması bana zor geliyordu, çünkü bana sadece acıdıklarını düşünüyordum. Bunlar daha çok Türkçe’yi bilmediğim dönemlerdeydi. Vakit geçtikçe insanların aslında Bosna’yı ve bir nevi beni sevdiklerinden dolayı ağladıklarını, üzüldüklerini anlamaya başlamıştım. Gelen kıyafet yardımlarını almak zoruma gidiyordu çünkü savaşa kadar annem babam her istediğimi alıyorlardı, mutlu bir çocuktum. Fakat Türkiye’deki insanların Bosna sevgisi çok kısa zamanda bize yansımıştı. İnsanların sevgilerinden dolayı yardım etmeleri, insanlığa yitirdiğim güvenimin tekrar oluşmasına katkı sağlıyordu. Bosna için ne kadar dua edildiğini gördüm. Savaştayken hep yalnızız diye düşünürdüm, ama Türkiye’de aslında bizleri ne kadar çok düşünen insanların olduğunu fark ettim. Tabi o dönem de çocuk olduğum için bunları yine çocuksu şeylerle fark ediyordum.