Bir Dolaşım Sıvısı Olarak
Kan ve Lenf Akımının
Dinamikleri
HEDEFLER
■
Bu bölümü çalıştıktan sonra;:
■
■
■
■
■
■
31
B
Ö
L Ü
M
Kan ve lenfin komponentlerini, kaynaklarını ve eritrositlerde oksijeni taşıyan hemoglobinin rolünü açıklayabilmeli,
Kan gruplarının moleküler temelini ve transfüzyon reaksiyonlarının sebeplerini
anlayabilmeli,
Damar zedelenmesinde kan kaybını engelleyen hemostaz sürecini ve damar içi
trombozun zararlı sonuçlarını tanımlayabilmeli,
Dolaşım sistemini oluşturan kan ve lenf damarlarının tiplerini ve onların ana bileşeni olan hücre tiplerinin düzenlenmesini ve işlevini tanımlayabilmeli,
Fizik prensiplerinin vücutta kan ve lenf akımını nasıl belirlediğini açıklayabilmeli,
Çeşitli damar segmentlerinde kan akımını ve kan basıncını ölçmede kullanılan
yöntemlerin temelini anlayabilmeli,
Kan ve damar bileşenlerinin anormalliğinin, düzenleme bozukluğunun veya
her ikisinin birden neden olduğu hastalık durumlarının temelini anlayabilmelisiniz.
GİRİŞ
Dolaşım sistemi, O2 ve gastrointestinal kanaldan emilen
maddeleri dokulara taşır, CO2’i akciğerlere, metabolizmanın
diğer ürünlerini böbreklere geri götürür, vücut sıcaklığının
düzenlenmesinde görev alır ve hücre işlevlerini düzenleyen
hormonları ve diğer ajanları vücuda dağıtır. Bu maddelerin
taşıyıcısı olan kan, kalp ve kan damarlarından oluşan bir kapalı sistem vasıtasıyla pompalanır. Sol ventrikülden kan, arterler ve arteriyoller aracılığıyla interstisyel sıvı ile dengelendiği kapillerlere pompalanır. Kapiller kan, venüller aracılığı
ile venlere boşalır ve sağ atriyuma geri döner. Bazı doku sıvıları torasik kanal ve sağ lenfatik kanal aracılığı ile venöz sisteme boşalan bir başka kapalı damar sistemine (lenfatikler) girer. Dolaşım, mümkün olan tüm organlarda, özellikle de kalp
ve beyinde yeterli kapiller kan akımını sürdürmek için fonksiyon gören çok sayıda düzenleyici sistem tarafından kontrol edilir.
Sistemik dolaşımda, diyastol sırasında arter duvarlarının geri çekilmesi, egzersiz sırasında venlerin iskelet kasları tarafından sıkıştırılması ve inspirasyon sırasında göğüs boşluğundaki negatif basınç gibi faktörler de kanı ilerletmesine rağmen, kan esas olarak, kalbin pompalaması sonucu ona verilen itici güçle dolayı damarlar içinden akar.
Akıma karşı direnç az miktarda kanın viskozitesine, ancak
daha çok, başlıca arteriyoller olmak üzere damarların çapına bağlıdır. Her dokunun kan akımı, o dokudaki damarları genişleten veya daraltan yerel kimyasal ve genel sinirsel
ve humoral mekanizmalar tarafından düzenlenir. Kanın tamamı akciğerlerden geçer, ancak sistemik dolaşım birbirine paralel çok sayıda farklı devrelerden oluşmuştur (Şekil
31-1). Bu yapı total sistemik kan akımı değişmeden bölgesel kan akımında büyük değişikliklere imkan sağlar.
555