Defne: Defne sözcüğünün kökeni de Pan ve Syrinks’inkine benzer bir efsaneyle ilişkilendirilebi-
lir. Ancak bu seferki sapık tanrımız Apollon’dur. Elbette Romalı ozan Ovidius (MÖ 43-MS 17) bu
özgür sapıklığı oldukça şiirsel anlatmış (Ovidius I, 453-567), neredeyse mağdura değil Apollon’a üzül-
memize neden olmuştur. Apollon (Ovidius ona Phoebus der.) güzel bir nympha olan Daphne’yi
sever. Aslında Apollon’un da bir kader kurbanı olduğunu söyleyebiliriz ki bu platonik aşkın ardında
Aphrodite’nin (Venüs) oğlu Eros (Cupidon) vardır. Apollon yayının kirişini germekteyken Eros ta-
rafından görülmüştür ki bunu görmek onun için katlanılmaz bir şeydir. Tabii ya çünkü bu ağırlıklar
anca kendisinin omuzlarına yaraşan şeylerdir. Buna içerlediğinden iki tane ok çeker ve oklardan
sevgiyi yaratanla Apollon’u, sevgiyi vuranla Daphne’yi hedef alır. O güne kadar “ne doktorlar ne
mühendisler” istemiştir Daphne’yi ancak kendisinin o taraklarda bezi yoktur ve sonunda hep kız
kalmak istediğini babasına bildirir. Ama heyhat ne çare! Tanrı bir belalısı vardır artık. Apollon kova-
ladıkça kız kaçar. Kovalarken de bir yandan kendini över eder Apollon. “Sen benim kim olduğumu
biliyor musun?” ayaklarına girer neredeyse ki Zeus’un (Jüpiter) oğlu olduğunu belirtmesi, sağlık
bilimini falan bulduğunu söyleyip entelektüel kişiliğine vurgu yaparak çobanlarla karıştırılmaması
gerektiğini anıştırması herhâlde bu anlama gelir. Çobanın kovalamasıyla sağlık bilimcininki bir mi
canım Daphne, amma yaptın sen de! Apollon’un kovalaması bir yana çenesi de kızı yormuş olacak
ki en sonunda Daphne’nin gücü tükenir. Yakalandığı anda ırmak olan babasına ve yeryüzüne yakarır
Daphne: Dönüştür beni. Kaldır güzelliğimi, kurtar beni. Bundan sonrasını Ovidius şöyle anlatır: Bir
gevşeme başlamış elinde kolunda yavaştan, yakarınca, incecik kabuklar örtmüş yumuşacık göğsünü,
saçları yaprağa dönüşmüş, kolları dallara. Birer kök olmuş çevik ayakları toprakta sımsıkı, başı
ağaç doruğu, alımlılığı kalmış bir, seviyor Phoebus onu gene, sarmış sağ kolunu kütüğe, bir yürek
vuruşu sezdi kabukta, kucakladı dalları canlıymış gibi kollarıyla, öptü bir süre kütüğü, ağaç duyma-
dı öpücükleri. Bağırdı yürekten tanrı: Karım olmadın, adımla anılan bir ağaç oldun artık. Seninle
süslenecek saçlarımız, sadağımız, kavalımız… Defne ağacına dönüşen nymphe’nin dalları başlara
çelenk olurken buradan bizim payımıza düşense Defne adı olmuştur. Güzel isim…
Res. 4: İtalyan heykeltıraş Bernini’nin (1598-1680) Apollon ve
Daphne’si (http://www.wiki-zero.co/index.php?q=aHR0cHM6Ly9l
bi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRGFwaG5l) (9.08.2018’de eri-
şildi.)
22