Mucize Ruh 13. Sayı Turgut Uyar Edebiyat Kültür Sanat Dergisi 13. sayı | Page 54

53 -Baba dışardaki parka gideyim mi? -Oğlum ayıp, cenaze evinden çıkılmaz. -Ama onlar top oynuyor. Kapıdan dört beş genç, birinin elinde mikrofon, bir diğerinde de iri bir kutuyla içeri girdiler. En son gelen elinde birkaç tane koca tef taşıyordu. Sütunun çevre- sine yere oturmaya çalıştılar, sonra oranın soğuk olduğu anlaşılınca, Mustafa’nın yanına sıralandılar. En küçüğü yirmi, büyüğü en fazla yir- mi beş yaşlarında görünüyordu. Ceplerinden namaz takkelerini çıka- rıp başlarına taktılar. Ardından özenle ciltlenmiş küçük birer kitapçık çıkarıp sessizce okumaya başladılar. Kimse onlarla ilgilenmedi, konuşmalar fısıltı halinde devam ediyor- du. Başlarını öne arkaya sallayarak, büyük bir ciddiyetle, ellerindeki su- reler bitene kadar okudular. İçlerinden biri kalkıp ses düzenini kurdu. Ellerindeki mikrofonu getir- dikleri cihaza bağladılar, onu da elektrik prizine. -Baba şarkı mı söyleyecekler? Mustafa eliyle sus işareti yaptı. İçlerinden biri mikrofonu alıp yüksek sesle kaside okumaya başla- yınca, Kaan babasına biraz daha sokuldu. Bitiren mikrofonu diğerine veriyordu. O esnada, Kaan’ın sırasından birkaç kişi ötede, derin bir horultu sesi geldi. Hafız horlamayı duyunca sesini arttırdı. Kaan gül- meye başladı. Babası dirseğiyle dürttü. Horultu sesi arttıkça hafız daha çok bağırmaya başladı. Kaan gülmeye devam etti. Babası eliyle ağzını kapattı. Hafızın okuması biter bitmez, karşı sıradan biri, üzeri yazılı bir peçeteyi sehpanın üstüne koydu. Hafız şaşırdı, peçeteyi okudu. Yanındakine bir şeyler söyledi, mikrofonu alıp okumaya devam etti. Başka biri aceleyle sütunun önüne çöküp, arkasına yaslandı. Elinde ki telefonla kayıt yapmaya başladı. -Baba, telefona bak, üzerinde Van Persi ’nin resmi var. Mustafa gülmek istedi, ağzını kapattı, adam tam karşısındaydı. Mik- rofonun sesine, horultu karıştı. Koca tefler dağıtıldı, Kaan ayağa kalk- mış olanları izliyordu. Teflerin zilleri birbirine karışınca, yanda horla- yan adam Allah diye bağırarak uyandı. Kaan can havliyle babasının yanına geri çöktü. Mustafa şaşkınlıkla izliyordu. Hafızlar coşmuş, kendilerinden geçmişlerdi.