Mucize Ruh 13. Sayı Turgut Uyar Edebiyat Kültür Sanat Dergisi 13. sayı | Page 55

Sütunun önünde oturan adam kayıt yapmaya devam etti. Genç hafızlar Fatiha ile bitirdiler. Cemaat eşlik etti. Şişman adam geri gelip hafızları içeri yemeğe davet etti. Nuri arkalarından onlara eşlik etti. Onlar çıkarken zayıf ince uzun boylu, nur yüzlü, yaşlı, cana yakın biri içeri girdi. Selam verip Mustafa’nın yanına oturdu. Ona “Hocam” diye hitap ederek merhaba, dediler. Oturunca sehpadaki plastik bar- dak şeklindeki suyun naylonunu yırtıp, hepsini bir dikişte bitirdi. -Baba dışarda top oynamak istiyorum. -Bak sana bir şey okuyayım, sonra gidersin, dedi Hoca. Hoca okumaya başlayınca insanların sesi soluğu kesildi. O kadar etki- leyiciydi ki, odadakiler pür dikkat kesildiler. Kaan da hayranlıkla onu izliyordu. Ne söylediğini hiç anlamadı. Hoca odadakileri alıp başka bir dünyaya götürmüştü. Bitirince hep birden ağzına sağlık Hocam denildi. -Baba onun kafasında bir şey yok. -Oğlum, takmak zorunlu değil, dedi Mustafa. Biraz önce peçeteyi yazıp hafızlara getiren adam, Hoca’nın yanına yaklaşıp bir şeyler geveledi. -Ben şarkıcı mıyım deyyus, istek yapıyorsun benden, diye bağırdı Hoca. Adam hiç ikiletmeden koşar adam odadan dışarı kaçtı. Kaan kıkırda- dı. Tam birileri kalkıp, birileri odaya girerken, şişman çocuğun topu camda patladı. Odanın her yerine cam parçaları saçıldı. Herkes bir an korkudan dilini yutmuş gibi dururken Hoca; -Vay kelp oğlu kelp dedi. AHMET GÜVEN 54