Bazı Aşklar İtiraf Edilmemeli
Gözde Kılıçaslan
Bir insan sevdiğine nasıl açılır. Ya da kim
hislerini sadece kelimelerde karşı tarafa
aktarabilir. Böyle bir yazıya Nasıl başlanır
yani nasıl hitap edebilirim inan
bilmiyorum. Yani sana.. Söz konusu sen
olunca cehaletim artıyor. İnsan yanım bir
yana, kadın yanımla hislerini böyle ulu
orta yere dökmek biraz da zor geliyor.. Bu
satırları yazarsam ya da Bir dağ tepesine
çıkarsam derdim tasam kalmayacakmış,
kuş misali hafifleyecekmişim gibi
hissediyorum. Dağ bulamadım, oturdum
bu satırları yazıyorum. Aksi halde
hissettiğim
bu
duygunun
altında
eziliyorum. Arkada TRT TÜRKÜ açık. "
Bülbülün Kanadı Sarı" çalıyor.. Bu türkü
bana hep ayrılığı hatırlatır. Hayatımızdan
çalıyor bazı türküler, insanın içini
üşütüyor çünkü iki kişinin yatmaya
çalıştığı tek kişilik yatak gibi, bir kişi hep
düşüyor. Bugün canım sıkkındı. Bembeyaz
giyindim. Hava da yağmurlu. Beyaz
giyinince
etrafımdaki
her
şeyi
aydınlatacakmış gibi hissediyorum. Ne
saçma değil mi? Peki sence Üzüntünün
zıddı olarak mı düşünülür neşe? Ölmeden
yaşamın tadı bilinmez mi? “Sen neler
düşünüyorsun” diye avaz avaz sorasım
geliyor. Hayat bize biraz içten pazarlıklı
olmamız gerektiğini söylüyor. Ben hep
karşı çıkıyorum. Aksi halde insanların
acılarına, üzüntülerine, umutlarına nasıl
samimiyetle bakabilirim, inan hiç bir şey
bilmiyorum. Mesela “nasibinde yoksa
dayak bile yiyemezsin” derler, inanır
mısın? Bence inan.. Zira nasibinde yoksa
isyan etmek boşa. İnsanın gücü baki değil;
pes ettiğin gün, bunca soluğu bir hiç
uğruna tükettim diye düşünme.
61