Ben bir şeyler hissediyorum ama bu duyguya öyle yabancıyım ki. Bir yandan sen ne
hissediyorsun diye öylesine merak ediyordum. Keşke etmeseydim. Bu his, üzüntü çok
kıymetli benim için. Bu duyguya arada su verip, ayakta tutmaya çalışıyorum. Bu seninle
ilgili değil, bu benimle ilgili de değil. Ben, aşka inancımı ayakta tutmaya çalışıyorum.
İsterdim ki bu duygu senin bütün eksiklerini gidersin. Kış günü ısıtsın yaz günü serinletsin.
Karnını doyursun, üstünü örtsün. Oysa hiçbir işe yaramıyor. Şimdi bana düşen bu
üzüntüyü binlerce kelimeye bölmek, dağıtmak. Bin kere indirgemek, özünden geriye bir
şey kalmayacak kadar başkalaştırmak.
Bahçemizde bir gül ağacı var. Yağmur yağarken bugün anneme sordum. “Boyu neden
uzamıyor” dedim? “Üç yılda boyu epey uzadı” dedi. Hiç farketmemişim.
Üç yılda ben çoğunlukla üzüldüm. Şimdi, sadece hissettiğim bu hissi yaşatmaya
çalışıyorum. İnsanlar çok tuhaf.. ne bileyim işte. Bunca yol adımlamış da hiç yanlış yola
sapmamış gibi, sanki hiç yanlış yapmamış gibi davranıyorlar. Bazı hayatları kıskanmak
demeyelim de imreniyorum. Bazı fotoğraflara kendimi fotoşopla iliştiresim geliyor... Çok
farklıyız seninle ama ikimiz de mutlu olmayı istiyoruz. Hayatın herkesi eşitleme prensibi
bu galiba. “Bu arada, kim istemez mutlu olmayı, mutsuzluğa da var mısın? '' diyen şairin
de ellerinden öpüyorum. Hayat hep ona uzattığım ellerime cetvelle vuruyor. Üstelik ben
ona çiçekle gidiyorum.. Bu arada ; bazı yerlere giderken ayaklarım ağlıyor, duyuyorum.
Bu konular seni ilgilendirmez aslında. (Şair burada ukalalık yapıyor.) Neyse, ben artık yok
olacağım. En azından böyle olması gerektiğini biliyorum. Doğru olan buymuş gibi geliyor.
Benim bildiğim sevgi bu değil. Yani insanların bana anlattıkları. Senin ki de değil. Bence
sevmek kadar katlanmakta gelmeli insanın elinden. Ne demişler, sefasına da cefasına da..
Ben, başka bir şeye inanıyorum. İnsanların doğrularıyla benim doğrularım bağdaşmıyor.
Olmuyor. Kendimi kandıramam, ben bu dünyada bulunduğum şu kısacık süre zarfında,
hiçbir sevginin menfaatle korunabildiğini görmedim.
Çok fazla şey anlatmış oldum ama umarım anlamamışsındır, çünkü anlarsan değişmen
gerekir. Eğer unutmak dersen ise akıl alır iş değil. en fazla bir arpa boyu uzaklaşabiliyor
insan her şeyden . Bir arpa da –bilirsin- o kadar uzun boylu değil.
Hikayem tamamlanmaya çok muhtaç ama ben gidiyorum. İçimin sızladığı bu sabah,
maddeye anlam yüklememeyi öğrendim. Bu yanımı asla affetmeyeceğim ama ne
demişler; “İnsan kendi yaralarını tek başına sarabilen bir canlı türüdür” ya da, “düştüğün
yerde derman sendedir”.
62