Dr. Barkçin’in bazı kelimeleri ve bazı kavramları meşhûr… Mesela “denge” meşhûr…
“Medeniyet” meşhûr” “Kendimiz olma/olamama” meşhûr… Zamansal kavram olarak “2
asır/200 yıl” meşhûr… O, ülke olarak hatta Doğu&İslam dünyası olarak yozlaşmayı,
gerilemeyi, çöküşü, yıkılışı, bitişi 2 asır/200 yıl önceden başlatır. Bu makâlede 2 asır/200
yıl için şöyle bir cümle kurar:
“İslâm dünyası son iki asırdır akıl ile kalp arasında gidip geliyor. Bize hep söylenen
şudur: Modern Batı, aklın kalbe üstün gelmesiyle şekillendi. Doğu ise kalbin akla üstün
gelmesiyle…
Hayatımızdaki pek çok şey gibi bu akıl ve kalp ikiliği de bizi bir dengesizliğe mahkûm
etmiş durumda. (...)”
Yine bazı ‘2 asırlı’ cümlelerden bahsedecek olursak:
“Müslümanlar dünyanın her yerinde 200 yıldır…”
“200 yıllık soru”
“200 yıl boyunca unuttuğumuz şey”
“Müslümanlar son iki asırdan beri….”
“İslam dünyası 200 yıldır bir…” gibi… Bilerek cümleleri yarım yazdım ki; merâk mûcib
olsun ve kitap alınsın, okunsun...
Barkçin’in bir diğer meşhûr ifâdesi de “olmak/kendisi olmak-olamammak” Yine bu
ifâdelere de Barkçin’in eserlerinde ve konuşmalarında sıkça rastlayabilirsiniz… “Kendisi
olmak/olamamak” deyişi benim ufkumda da mevcut bir kavram… Beni Barkçin’e
yaklaştıran çok kavramdan ve tespitten birisi de budur.
Akıl ve akılcılık ile ilgili:
“Akıl ve akılcılığı vurgulayanlar, kalp yolunun ve geleneğin Batı karşısında yaşadığımız
yenilginin asıl sebebi olduğunu söylüyorlar. Gelenek ehli ise Batı’nın materyalizminin
onu tükettiğini vurgulayıp çarenin yine kalp yolu olduğunu söylüyorlar.” Dr. Barkçin ise:
“Bazı şeyleri anlamak için beyin yetmez, kalp gerekir” der. O bu ifâdesi ile hem dengeyi
sağlar hem de Batı materyalizmine karşı durur...
“Devekuşu”
Dr. Barkçin bu kısımda akıl ile kalbi ayrıştırmanın ya da birbiri üzerine eklemenin değil;
ikisinin birbirine geçirilmiş olduğunu ve ikisi ile bir denge kurulabileceğini ifâde ediyor. Bu
konuda ise çok çarpıcı bir “devekuşu” örneği veriyor. Şöyle ki:
“Bazen de akl-ı evvellerimiz çıkıp: ‘İslâm’ın kalbi ile Batı’nın aklını birleştirmeliyiz’
diyorlar. Yani “deve” ve “kuş” kelimelerini bir araya getirip, kendilerine bir devekuşu’
icâd ediyorlar. Asıl düşünceleri, İslâm’da gördükleri akıl eksikliğine Batı dopingi
49
yapmak. Burada da yine baş düşmanımızı görüyoruz: aşağılık kompleksi”