Uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi ve medeniyet konularında pek çok konferans ve dersler
vermiştir, aynı zamanda profesyonel bir moderatördür. Müzik, tarih, şiir, tasavvuf ve
edebiyat Dr. Barkçin’in başlıca ilgi alanlarıdır. Bu alanlarda pek çok yazıları, kitapları,
üniversite dersleri, tercümeleri, televizyon programları ve konferansları vardır. Aralık
2013’te klasik bir divan olan “Dîvân-ı Zerefşân”ı yayınlamıştır. Serbest ve hece ölçülü
şiirleri vardır.
Kalbin Aklı
ِ حِيم َّالر ن ِ م ٰ ْح َّالر ِهللا م ِ ْس ب ِ
“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmış olduk.
Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla
göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha
da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır” (A’râf Sûresi, 179.ayet-i kerîme)
İşte kitab ismini bu âyette geçen ‘kalbleri vardır, anlayamazlar’ ifâdesinden alıyor. Bu âyet
Barkçin’e ilhâm vermiş olmalı ki; kitabı âyet üzerine binâ etmiş… Barkçin diyor ki:
“Burada dikkatimizi çeken ibare şudur: ‘Onların kalpleri vardır fakat onunla gerçeği
anlamazlar.’ Evet, Rabbimiz burada ‘kalbin anlamasını’ beyan buyuruyor. Bu bizim için
şaşırtıcıdır. Çünkü biz hep ‘akıl, beyin’ veya ‘zihin’ ile anladığımızı sanırız. ‘Anlama’ yani
‘idrak’ bize göre sadece akıl ile mümkün olan bir şeydir. Dolayısıyla ‘akıl, beyin ve zihin’
ile ilgilidir. Kalp ise duygular ve hisler ile ilgilidir. O hâlde “kalp ile anlamak” bizim şu
andaki kavrayışımızda karşılığı olmayan bir gerçek… Çünkü bize Batı usûlünce öğretilen
şey şudur: Akıl idrâk eder, kalp hisseder. Akıl somutun, kalp soyutun mahâllidir. Akıl
düşüncenin, kalp duygunun merkezidir. Batı düşüncesinden kompleks ile iktibas
ettiğimiz bu yanlış tezat, zihinlerimizi olduğu kadar eylemlerimizi ve hayatı kavrayış ve
yaşayışımızı da maâlesef kirletiyor.
Kalbin bir aklı, aklın da bir kalbi olabileceğini düşünemiyoruz. O yüzden ‘rahmet
peygamberi’nin aynı zamanda ‘savaşçı bir peygamber’ olması, sûfilerin aynı zamanda
mücâhid olması, âlimlerin aynı zamanda mutasavvıf olması, şeyhülislamların şarap
mazmunlarıyla gazeller yazması bize hep ters geliyor (...) ”
Bu ifâdeleri hayranlıkla okudum. Kitabı bir görseniz her kelimenin altı çizili, her yerde
notlar var… Bu bizlik değil; Dr. Barkçin’in fikrinin ve kaleminin bir semeresi aslında…
48