Mayıs 2019 mayıs2019 | Page 36

Bizimkisi Şiddetsiz Geçimsizlik Naif Karabatak Bu dava, meslek hayatının son davasıydı. Karara bağlar mıydı bilinmez ama başka bir dava almayacağı kesindi. Son dava, şanına yakışır bir dava olmalı, son dava, bütün diğer davaları unutturmalıydı. Başlaması da, bitişi de hafızalara kazınmalı, Halil Hâkimin son davası Adliye koridorlarında dilden dile dolaşmalıydı. Onun için klasik çağrı yapmak yerine, farklı bir yol denedi. Mübaşire “sıradaki dava” demeyi bile belli bir kafiyeyle söyledi. Meslek hayatını bir şiire benzetirse, şiirindeki son mısra buydu; kafiyesi de, uyağı da, dizesi de tam yerinde olmalıydı. “Sıradaki dava” dedi hâkim, mübaşir “Şiddetsiz geçimsizlik” diyerek bir kadın ve bir de erkek ismi bağırdı, koridorun köhne duvarlarında yankılanarak. Hâkim, “herhalde yanlış söyledi” diye pek üzerinde durmadı. Doğru ya “şiddetsiz geçimsizlik” olmazdı, şiddetli geçimsizlik olurdu. Geçimsizliğin şiddetini kim ölçerdi orası bilinmezdi ama hepsi de şiddetli bir geçimsizlikle mahkeme koridorlarında “huzur” ararlardı. Tıpkı mutluluğu yanlış yerde aradıkları gibi… Meslek hayatına başladığında boşanma davalarına baktı, emekli olana dek de hep benzer davalarla uğraştı durdu. Davanın başlamasıyla bitişi çok uzun sürmezdi. Hep gün atardı, belki aile büyükleri barıştırır diye düşünürdü. Sonra “büyükleri” önemseyenin kalmadığından yakınmaya başladı, aile kavramının da ilk o zamanlar çürümeye başladığına inanıyordu. 36