Mayıs 2019 mayıs2019 | Page 29

Şehrin Manevi Sultanı: Ebu Eyyûb El-Ensarî Merve Diken Toplumda yapılan tüm çalışmaların temelinde insan vardır. İnsanın refahını arttırma, gelişim evresini inceleme, geçmişini- geleceğini- farklılıklarını ortaya koyma…başlık her ne olursa olsun çalışmaların odak noktası insan ve insanın etkileşim halinde olduğu her şeydir. Yapılan sosyolojik araştırmalara bakıldığında insan ve etkileşim halinde oldukları incelenirken ‘şehir’in de ciddi bir yere sahip olduğu görülür. Özellikle İbn-i Haldun’un ‘asabiye’ kavramı üzerinden işlediği insan ve şehir çalışmaları en meşhur olanlarıdır. İnsan yaratılışı itibariyle birlikte yaşamaya odaklı, içinde bulunduğu kimselerden ve içinde bulunduğu mekanlardan en çok etkilenen ve etkileyen varlıktır. ‘…İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi…’ (Yasin, 77.) Sudan yaratılması ve suyun kolay geçirgenliğinden olsa gerek insan bulunduğu mekandan da en fazla etkilenendir. Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler. (İbn-i Haldun) Peki şehre ruhunu veren şey nedir? İnsan nasıl şehrin ruhuyla özdeşleşir? Şehrin ruhu uzaktan ona bakıldığında görülür. Aynı insanın ruhunun elbiselerine, bakışlarına, mimiklerine yansıdığı gibi şehrin ruhu da uzaktan görünen minarelerinden, yeşilinden, beton yığınlarında, çan seslerinden… belli olur. Sonra insan içinde yaşadığı bu şehrin ruhundan ruh katar canına. İstanbul neden ‘taşı toprağı altın’ olan şehir olarak bilinir? 29