Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 42

sevi’ye gelenler Kitapta 3 ana karakter var: Aylin, Cengiz ve Hace Cemil. Üçünün acılarındaki ortak payda ne? Üç karakter günümüz insanlarının genel özelliklerini taşıyan acı, azap ve mağduriyeti temsil eden üç kişi. Üç ayna. Ama aynalar kırık, puslu ve kendilerini aldatılmış, kandırılmış hisseden insanlar. Aşk sandıklarının yanılgı olduğunu anlayacaklar ve tasavvufun “kendini bilmek” ilkesi, “Birbirimizi anlamak” prensibinde huzuru nasıl bulduklarını, aşkın gerçeğine ermenin formülünü sunacaklar. Ötekileştirme ve öcüleştirme kıskacında kıvranan günümüz insanının ruhsal kirlenmesini temizleyecek olan bir süreçte üç karakter bugünün insanının sessiz çığlığını seslendiriyor. Üçünün de geçmişi acıdan geçiyor. Mesele de acıyı bal haline dönüştürmenin nasıl ve ne şekilde olduğunu göstermek. Bugün maalesef ki insan zavallı bir haldedir. Aşkın 7 halinden habersizdir de ondan. Evet insan zavallıdır. Zavallı insan. Suçumuz kadın ve erkek diye ayrılmak mı? Hakikati ıskalayan cinsiyeti ıslıklıyor. İnsanın derdi insanlığın hakikati olmalıdır. İnsandan büyük hakikat var mı bu âlemde? İnsan denen meçhul. Hangi insan? Hangi hakikat? “Bana hakikati değil, muradını söyle.” Beyninde milyonlarca hakikat var, ama hepsi bir insan etmiyor. “Göklerde ve yerde ne varsa, gören göz, işiten kula k için hepsi birer hakikat” diyor Kur’ân. İbret olsun diye geçmiş kavimlerin hikâyelerini anlatıyor. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Bilmek önemli. Ama nereye kadar? Her şeyi bilmek, herkesi okumak yetmez. İman, başka türlü bir şey. “Hidayet bir Allah vergisi. “Kayısı çekirdeğini kabuksuz ekersen yetişmez. Onu koruyacak bir kabuk lâzım.” Mânâ sûrete bürünmek zorunda. Hakikatin elbisesi olmak isterken, kendi elbisesiz kalan bir Mecnun 42