Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 41

Martı Eylül 2014 Bu kitapta yine bir ilk var galiba, ilk defa bir sahabiyi romanınıza konu ettiniz. Safvan Bin Muattal neyi temsil ediyor? Saffan b. Muatta iffet-i İmana, aşk-ı vefa ile asıl gidildiğini gösteriyor. Haksızlığa, iftira mağduriyetine rağmen esas sığınılacağın Allah olduğunu haykırıyor. Günümüz buhranına berrak bir ümit nefesi üflüyor. Dirayetin ve samimiyetin ihanet karşısında asla mağlup olmayacağını öğretiyor. En yakınlarından da gelse bela, musibet Allah’a güvenin seni aklaştırmaya yeter diyor. Allah’a güvenmenin yolu aşkını ona hasretmeye bağlıdır. Ego denen illet ile mücadele etmenin formülü Saffan’ı anlamaktan geçiyor, O hiçbir zaman ‘beni bilin’ demedi ”Allah biliyor” dedi. Saffan Hz. Nuh’u hiç unutmadı; hani “Hz. Nuh, ellerini açmış, Allah’ım bu benim evladım niye bana inanmıyor, niye gemiye gelmiyor, tufan olacak deyince. Allah’tan nida gelmiş: Üç kere benim dedin ya Nuh, sana ben bir ömürlük onu verdim ki, onu adam edesin, beni tanıtasın diye. Sen benim, benim, diyorsun.” O halde aşk benim değil, senin demekten geçer. Benliğe erişmenin yolu”ben ben sürekli ben” diyen enaniyeti yıkıp vahdaniyete ulaşmaktır. Bugün en ufak bir haksızlık karşısında hemen yıkılan, isyan eden insan Saffan’ı hatırlarsa “Bu da geçer, elbet imanım var” ile teskin olacaktır. İnsanlara hap, tablet değil aşkın nur serumunu sunmamız gerekiyor. Cenneti başkasında arayanın, cehennemin kendisi olduğunu unutması kadar hazin başka bir şey var mıdır? İçine attığın her dert yeni bir boşluk açar. Ve sakın aklından çıkarma bir boşluk diğer boşluğa açılan en zayıf kapıdır. Girdap kapılardan değil dergah kapılarından geçmeliyiz. Cenneti başkasında arayanın, cehennemin kendisi olduğunu unutması kadar hazin başka bir şey var mıdır? İçine attığın her dert yeni bir boşluk açar. Ve sakın aklından çıkarma bir boşluk diğer boşluğa açılan en zayıf kapıdır. Girdap kapılardan değil dergah kapılarından geçmeliyiz. 41