Martı Eylül 2014
Son dönemlerde tasavvuf ve ilahi aşkı anlatan kitaplar
oldukça okunuyor ve neredeyse yok satıyor. Popüler
listelerde görünmese de dünyada Kur’an- ı Kerim ve İncil’in
de satışları oldukça yükselmiş görünüyor... Siz bu artışı
ve bu tür kitapların daha çok okunuyor olmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz, dünya bir arayış içinde mi?
Son dönemlerde kimi insanı tasavvufi kitaplara, Dinin kaynaklarına yönlendirmesi ( manevi
arayış) yahut da kendini kaybetmemeye karşı direnişini, içsel yolculuğun sancılarını
hissetmesi ve gelişen teknolojiye oranla körelen insani değerleri tekrar bulmak arzusu ile
yöneldi. Yeryüzü yaşanacak coğrafyadan, cinnet geçirecek alana dönüştü. Daha doğru bir
ifade ile tabiat tımarhaneye döndü hem de üstü açık bir tımarhane.
“İnsan sosyal varlık” bu sosyolojinin insan tanımı.
“İnsan kan ve vücut” bu biyolojinin tanımı.
“İnsan faydası kadar değerli” bu kapitalizmin tanımı.
“İnsan nisyan ile hüsrandır” bu piyasa ekonomisinin tanımı.
Peki, gerçekte insan ne?
İşte insanı insana öğreten manevi tanım. Ey insan sen eşraf-i mahluksun. Değerlisin,
Azizsin, Aşksın… Allah’ın temsilcisisin. Cenneti orada burada arama! Cennetin bizzat
kendisi zaten sensin.
Mademki kaybolmuşluk içindeyiz
hani arayışın “Beni bul!” sesi?
İşte bu ses tasavvuftur.
31