Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 31

Martı Eylül 2014 Son dönemlerde tasavvuf ve ilahi aşkı anlatan kitaplar oldukça okunuyor ve neredeyse yok satıyor. Popüler listelerde görünmese de dünyada Kur’an- ı Kerim ve İncil’in de satışları oldukça yükselmiş görünüyor... Siz bu artışı ve bu tür kitapların daha çok okunuyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz, dünya bir arayış içinde mi? Son dönemlerde kimi insanı tasavvufi kitaplara, Dinin kaynaklarına yönlendirmesi ( manevi arayış) yahut da kendini kaybetmemeye karşı direnişini, içsel yolculuğun sancılarını hissetmesi ve gelişen teknolojiye oranla körelen insani değerleri tekrar bulmak arzusu ile yöneldi. Yeryüzü yaşanacak coğrafyadan, cinnet geçirecek alana dönüştü. Daha doğru bir ifade ile tabiat tımarhaneye döndü hem de üstü açık bir tımarhane. “İnsan sosyal varlık” bu sosyolojinin insan tanımı. “İnsan kan ve vücut” bu biyolojinin tanımı. “İnsan faydası kadar değerli” bu kapitalizmin tanımı. “İnsan nisyan ile hüsrandır” bu piyasa ekonomisinin tanımı. Peki, gerçekte insan ne? İşte insanı insana öğreten manevi tanım. Ey insan sen eşraf-i mahluksun. Değerlisin, Azizsin, Aşksın… Allah’ın temsilcisisin. Cenneti orada burada arama! Cennetin bizzat kendisi zaten sensin. Mademki kaybolmuşluk içindeyiz hani arayışın “Beni bul!” sesi? İşte bu ses tasavvuftur. 31