kitaplık
Büyük bir otelde gerçekleştirilen bir müzayededeyiz. Sosyetikler, asiller, sonradan
görmeler, hepsi yerlerini almış, mavi elmasa sıranın gelmesi için beklemekteler. Nihayet
o an geldiğinde, aralarında kıyasıya bir mücadele başlar. Bu yarışın galibi ise, kimsenin
daha önce farketmediği, gözleri tıpkı o meşhur mücevherin mavisi gibi parıldayan gizemli
yaşlı kadındır.
Mavi elmas 1532 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın muhteşem tacında yerini almıştır.
Ünlü ustaların aylarca uğraşıp kalp biçimi verdikleri bu taşın adı İstanbul Yıldızıdır. Daha
sonraki zamanlarda sultan bu taşı kadınlarından biri olan Gülfem’e hediye eder. Ne çare
ki, Gülfem hastalanır, ölmeden hemen önce de bu değerli hediyeyi çok sevdiği kalfasına
emanet eder.
İstanbul Yıldızı şimdi 3. Mehmet’in hasodabaşısı Gazanfer ağanın elindedir. Daha sonra
Tırnakçı Hasan paşa bu gözalıcı mücevheri ele geçirecektir. İkisi de cellatların elinde can
veririler. İstanbul Yıldızı bir senede üç sahip değiştirmiş, adı uğursuza çıkmış ama bu
durum, ona sahip olmak için can atanların heveslerini kıramamış, tam tersine daha da
ateşlemiştir. O heveslilerden birisi olan Derviş Mehmet paşa, elması kardeşi Civan beye
hediye etmiştir. Aynı kaderi o da paylaşır ve öldürülmekten kurtulamaz. Civanbey ise
idamdan kurtulsa da sürgüne gönderilir. Sevgilisi Gülriz alır elması bu kez.
136