KUYÛD-I KADİME ARŞİV KATALOĞU
sebepleri arasında timar sisteminin bozulmaya başlaması ve iltizam usulünün yaygınlaşması, tahrir usulünün
yavaş yavaş terk edilmesi ve merkezî bürokrasinin Divan-ı Hümayun’dan Bâb-ı Âsafî’ye (Bâbıali) kayması
gösterilebilir. Bâb-ı Âsafî’nin ön plana çıkarak Divan-ı Hümayun’un sembolik bir kurula dönüşmesi ile birlikte, Topkapı Sarayı içerisinde Kubbealtı denilen yerde Divanhâne’nin bitişiğinde7 bulunan Defterhâne’nin
artık burada kalmasına gerek görülmemiş ve teşkilat XVIII.yüzyılın ortalarında (tahminen H.1156-M.1743
tarihinde) Sultanahmet civarındaki yeni binasına taşınmıştır.
Defterhâne-i Hakanî teşkilatının XVII.yüzyıldan itibaren önemi giderek azalmakla birlikte, burada
muhafaza edilen defterlerin “Kuyud-ı Hâkânî tezvirden salim olmakla ma‘mulün-bihtir”8 muktezasına istinaden devletin en önemli başvuru kaynaklarından sayılması teşkilatın varlığını ve önemini Tanzimat’a kadar korumasını sağlamıştır. Defter Emaneti görevi ise, Osmanlı Devleti’ndeki meslek yollarından kalemiye
sınıfını, yani haceganlığı seçenlerin varacağı en yüksek dereceler olan “menasıb-ı sitte”9 yani altı büyük
görevden birisi olarak Tanzimat’a kadar önemini korumuştur.10 Tanzimat Fermanı’ndan sonra rütbe ve görevlerin yeniden düzenlenip menasıb-ı sitte unvanının kaldırılmasından sonra ise, önceleri Defter Emini sonraları
Defter-i Hâkânî Nazırı adı ile Cumhuriyet Dönemi’ne kadar önemli devlet memuriyetlerinden birisi olarak
mevcudiyetini sürdürmüştür.
KUYUD-I KADİME ARŞİVİNİN MUHTEVASI VE ÖNEMİ
Üç kıtada altıyüzyılı aşkın bir süre hüküm sürmüş
ve bünyesinde onlarca milleti barındırmış olan Osmanlı,
devlet teşkilatının bürokratik yapısını oluşturan kurumların
intizam içinde tutulmasına ve tebaasının hakları ile milletlerarası alanda devlet haklarının korunmasına büyük önem
vermiş, tüm faaliyetlerini yazılı hâle getirip, bunları muhafaza ederek arşivcilik hususundaki hassasiyetini ortaya koymuştur.
Orta Asya ve Orta Doğu’nun tecrübe birikimi,
Anadolu’nun ve fethedilen bölgelerin mahallî gelenekleri
İslâm çerçevesinde asırlarca elekten geçirilerek ve birbirine
eklenerek özgün bir sistem hâline gelmiş ve Osmanlı’nın
nev’i şahsına münh asır bir arşiv sistemi oluşturmasını sağlamıştır. Sağlıklı devlet idaresinin sağlıklı bir hafızaya sahip
olmaktan geçtiğini ve bu hafızanın ise yazılı evrakın muhafazasına bağlı olduğunu idrak etmiş olan Osmanlı, köklü
geleneklerinin de etkisiyle zengin bir arşiv hazinesinin oluşmasını ve bugünlere intikal etmesini sağlamıştır.
7
Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhisü’l-Beyan Fi Kavanin-i Ali Osman, Haz. Sevim İlgürel, Ankara 1998, s.57; Defterhâne’nin Topkapı Sarayı içerisindeki
yeri bu eserde teferruatlı olarak verilmiştir.
8
“Defterhâne defterleri her türlü yalan ve şüpheli bilgiden uzak olup, yürürlükte olan kanunları ihtiva eden defterlerdir.” Abdurrahman Veik, Tekalif
Kavaidi, Ter. F.Hakan Özkan, Ankara 1999, s.160
∗
9
Menasıb-ı Sitte: Başdefterdar,Nişancı, Defter Emini, Reisülküttap, Şıkk-ı Sani ve Şıkk-ı Salis Defterdarları’ndan oluşmak üzere, Osmanlı Devleti’nde
Kalemiye yani hacegan sınıfındakilerin yükselebileceği en yüksek memuriyetler olan altı görev için kullanılan bir unvandır.
10
Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l-Vukuat, Haz. Neşet Çağatay, Ankara 1992, C.I/II, s.292, C.III/IV, s.101
4