KUYÛD-I KADÎME ARŞİV KATALOĞU | Page 14

KUYÛD-I KADİME ARŞİV KATALOĞU sebepleri arasında timar sisteminin bozulmaya başlaması ve iltizam usulünün yaygınlaşması, tahrir usulünün yavaş yavaş terk edilmesi ve merkezî bürokrasinin Divan-ı Hümayun’dan Bâb-ı Âsafî’ye (Bâbıali) kayması gösterilebilir. Bâb-ı Âsafî’nin ön plana çıkarak Divan-ı Hümayun’un sembolik bir kurula dönüşmesi ile birlikte, Topkapı Sarayı içerisinde Kubbealtı denilen yerde Divanhâne’nin bitişiğinde7 bulunan Defterhâne’nin artık burada kalmasına gerek görülmemiş ve teşkilat XVIII.yüzyılın ortalarında (tahminen H.1156-M.1743 tarihinde) Sultanahmet civarındaki yeni binasına taşınmıştır. Defterhâne-i Hakanî teşkilatının XVII.yüzyıldan itibaren önemi giderek azalmakla birlikte, burada muhafaza edilen defterlerin “Kuyud-ı Hâkânî tezvirden salim olmakla ma‘mulün-bihtir”8 muktezasına istinaden devletin en önemli başvuru kaynaklarından sayılması teşkilatın varlığını ve önemini Tanzimat’a kadar korumasını sağlamıştır. Defter Emaneti görevi ise, Osmanlı Devleti’ndeki meslek yollarından kalemiye sınıfını, yani haceganlığı seçenlerin varacağı en yüksek dereceler olan “menasıb-ı sitte”9฀ yani altı büyük görevden birisi olarak Tanzimat’a kadar önemini korumuştur.10 Tanzimat Fermanı’ndan sonra rütbe ve görevlerin yeniden düzenlenip menasıb-ı sitte unvanının kaldırılmasından sonra ise, önceleri Defter Emini sonraları Defter-i Hâkânî Nazırı adı ile Cumhuriyet Dönemi’ne kadar önemli devlet memuriyetlerinden birisi olarak mevcudiyetini sürdürmüştür. KUYUD-I KADİME ARŞİVİNİN MUHTEVASI VE ÖNEMİ Üç kıtada altıyüzyılı aşkın bir süre hüküm sürmüş ve bünyesinde onlarca milleti barındırmış olan Osmanlı, devlet teşkilatının bürokratik yapısını oluşturan kurumların intizam içinde tutulmasına ve tebaasının hakları ile milletlerarası alanda devlet haklarının korunmasına büyük önem vermiş, tüm faaliyetlerini yazılı hâle getirip, bunları muhafaza ederek arşivcilik hususundaki hassasiyetini ortaya koymuştur. Orta Asya ve Orta Doğu’nun tecrübe birikimi, Anadolu’nun ve fethedilen bölgelerin mahallî gelenekleri İslâm çerçevesinde asırlarca elekten geçirilerek ve birbirine eklenerek özgün bir sistem hâline gelmiş ve Osmanlı’nın nev’i şahsına münh asır bir arşiv sistemi oluşturmasını sağlamıştır. Sağlıklı devlet idaresinin sağlıklı bir hafızaya sahip olmaktan geçtiğini ve bu hafızanın ise yazılı evrakın muhafazasına bağlı olduğunu idrak etmiş olan Osmanlı, köklü geleneklerinin de etkisiyle zengin bir arşiv hazinesinin oluşmasını ve bugünlere intikal etmesini sağlamıştır. 7 Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhisü’l-Beyan Fi Kavanin-i Ali Osman, Haz. Sevim İlgürel, Ankara 1998, s.57; Defterhâne’nin Topkapı Sarayı içerisindeki yeri bu eserde teferruatlı olarak verilmiştir. 8 “Defterhâne defterleri her türlü yalan ve şüpheli bilgiden uzak olup, yürürlükte olan kanunları ihtiva eden defterlerdir.” Abdurrahman Veik, Tekalif Kavaidi, Ter. F.Hakan Özkan, Ankara 1999, s.160 ∗ 9 Menasıb-ı Sitte: Başdefterdar,Nişancı, Defter Emini, Reisülküttap, Şıkk-ı Sani ve Şıkk-ı Salis Defterdarları’ndan oluşmak üzere, Osmanlı Devleti’nde Kalemiye yani hacegan sınıfındakilerin yükselebileceği en yüksek memuriyetler olan altı görev için kullanılan bir unvandır. 10 Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l-Vukuat, Haz. Neşet Çağatay, Ankara 1992, C.I/II, s.292, C.III/IV, s.101 4