KUYÛD-I KADÎME ARŞİV KATALOĞU | Page 13

GİRİŞ KUYÛD-I KADÎME ARŞİVİ’NİN TARİHÇESİ Sözlükte kayıtlar anlamına gelen “kuyûd” kelimesi ile eski anlamında “kadim” kelimelerinin birleşiminden oluşan “Kuyûd-ı Kadime”, terim anlamı olarak Osmanlı Devleti zamanından intikal edip, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’nda muhafaza edilen her türlü defter, belge ve dokümanın bulunduğu arşiv için kullanılan isimdir. Kuyûd-ı Kadime Arşivi’nin muhtevasını, Osmanlı Devleti’nde arazi ile ilgili tasarruf muamelelerinin yapılıp, bu muamelelere ait her türlü defter ve belgenin muhafaza edildiği Defterhâne-i Hakanî’den günümüze ulaşan arşiv malzemeleri oluşturmaktadır. Defterhâne1, Osmanlı toprak sistemine ait kayıtları tutup muhafaza etmekle birlikte araziyle ilgili ihtilaları2 da çözüm yeri idi. Padişahın Veziriazamda bulunan mühr-i şerii ile divan toplantıları öncesinde ilgililerin huzurunda merasimle açılıp, toplantı bitiminde yine mühr-i şerif ile mühürlenerek kapatılan devletin üç hazinesinden birisidir.3 Defterhâne’ye bu kadar ehemmiyet verilmesi, Osmanlı Devleti’nin iktisadî, idarî, sosyal, siyasal ve askerî yapısını ortaya koyan ve bu yapının bir düzen içinde yürütülmesi için elzem olan bilgilerin kayıtlı olduğu defter ve belgelerin burada muhafaza edilmesinden kaynaklanmaktadır. Defterhâne’nin Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarından itibaren varolduğu ileri sürülmekle birlikte, varlığına kaynak olarak ilk defa Fatih’in Teşkilat Kanunnâmesi’nde rastlanılmaktadır4 Bu Kanunnâme’de Defterhâne’nin müdürü olan Defter Emini’nin mertebesinden, defterdarlığa çıkılan üç payeden bir tanesi olarak bahsedilmektedir. Kanunname, Fatih Devri’nde Defterhâne’nin müstakil bir teşkilat olarak önemli bir konumda olduğunu göstermektedir. XV.yüzyıl sonları ile XVI.yüzyıl başlarında yaklaşık 15 personelden oluşan önemli bir daire olan Defterhâne, XVI.yüzyılın ilk yarısında Kanunî Sultan Süleyman Dönemi’nde ortaya çıkan gelişmeler sonucunda 40 kişiden müteşekkil bir daireye dönüşmüştür.5 Yürüttüğü işlemlerdeki artışa bağlı olarak gittikçe büyüyen Defterhâne, XVII.yüzyıl başlarında yaklaşık 80, XVIII.yüzyılın sonlarında ise 100 personelin görev yaptığı önemli bir konuma gelmiştir.6 Defterhâne görevlilerinin sayısı kuruluşundan itibaren sürekli olarak artış yönünde hareket etmekle birlikte, XVII.yüzyılın ortalarından itibaren işlevinin ve öneminin giderek azaldığı bilinmektedir. Bunun başlıca 1 Defterhane hakkında detaylı bilgi için bkz.: Mehmet Yıldırır, Songül Kadıoğlu, Defterhane’den Tapu ve Kadastro’ya, Ankara 2010 2 Arazi ile ilgili türlü ihtilaların çözümünde Defterhâne defterlerine müracaat edilmesi ile ilgili örnekler için bkz.: BOA.Mühimme Defterleri, C.III, s.311, hüküm 688; C.V, s.234, hüküm 1456; C.VI, s.346, hüküm 634; Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhîsü’l-Beyân Fî Kavanîn-i Âl-i Osman, Haz.Sevim İlgürel, Ankara 1998, s.6 3 Eyyûbî Efendi Kanunnâmesi, Haz. Abdülkadir Özcan, İstanbul 1994, s.28-29; Abdülkadir Özcan, “Fatih’in Teşkilat Kanunnâmesi ve Nizam-ı Alem için Kardeş Katli Meselesi”, İÜ Ed.Fak.Tarih Dergisi, S.33 (Mart 1980-81), s.46; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara 1988, s. 95 4 A.Özcan, a.g.m., s.7-51 5 Koçibey Risalesi, Haz. Yılmaz Kurt, Ankara 1998, s.29; Afyoncu, aynı tez, s.8 6 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Merkez ve Bahriye Teşkilatı, Ankara 1988, s.96 3