Hayal Alıştırmaları ııı
Hayal Alıştırmaları ııı
Serkan Üstündağ
Gecenin karanlığı çökmüştü ve sağanak yağmurun ezgileriyle birlikte oturuyordu genç adam. Bedeni genç ve ruhu oldukça yaşlanmış birisi denilebilirdi fakat bu sağanak yağmur çocukluğunu da geri getirmişti. Bütün oyuncak askerlerini masanın üzerinde nizami düzene sokmuş ve onlara vereceği ilk emri düşünüyordu, ta ki şimşek çakana dek.
Gök gürültüsünden çok korkan bu adam, yağmurun ezgisini dinlemek için camı açık bırakmıştı ve eğer cam açıkken gök gürültüsü duyulursa yine o garip hisse kapılacağını düşündü bir anda. Cama doğru yönelerek tam hareket edecekti ki en soldaki asker ona sesledi“ Dur!” ve ekledi:“ Camı bu sefer kapatma ufaklık! Bırak aksın tüm ses dalgaları bu odadan içeri ve sarsın bedenini! Tüm cesaretini bizleri savaşa sokmak için toplamadın ya... Biraz büyümenin vakti gelmedi mi sence?”
5
Genç adam korkulu gözlerle masaya geri döndü ve tüm askerleri süzdü. Hiçbir hareket yoktu. Sadece bir yerlerden konuşma sesleri gelmişti ki masaya doğru haykırdı“ Hanginiz seslendi bana? Çabuk bir adım öne çıksın!” Genç adamın bu komutuna hiçbir asker karşılık vermedi. Biraz sessizlik oldu ve en soldaki asker tekrar konuşmaya başladı:
“ Bendim efendim! Bu tırsak askerlerden bir farkım olsun da beni yaratana bir öğüt vereyim istedim! Gariptir sizinle konuşmak, özellikle de beni duyduğunuzu bilmek, iliklerime kadar korkutuyor beni. Fakat vaktiniz varsa sizlere birkaç soru sormak isterim...
Öncelikle, bizlere neden kişilik verdiniz? Bizleri düşünmeye sevk etme amacınız nedir? Otonom bir hayat senaryosu oluşturarak, devinim türevlerine bağlı hayatlara sokamaz mıydınız bizi? Amaç yenilik mi? Yeniyi mi arıyorsunuz? Dünden farklı olanı, yarının şablonunu ve anın katarsisini üzerinize çekmenin amacı nedir? Bizler, şu masanın üzerindeki askerler, hep bunu merak ettik. Hem biz neden askeriz ki? Birbirimizi mi keseceğiz?